Bugun pazartesi, paskalya pazartesisi. Her sene yilin bu zamani tadinin kactigi soylenen hava, bu sene yazdan kalma gunler yasatiyor Auckland sakinlerine. Fiji’den gelmesi beklenen firtina kapimiza dayanmadigi icin mutluyuz acikcasi. Hava durumundaki bu sasirtmaca, 4 gunluk Tongariro Gecisi planimizi iptal etmemize sebep olmus olsa da sikayetci degiliz. “Baska sefere!”, deyip gectik bile.

Good Friday Hristiyan alemi icin pek kiymetli bir gun. Bazi ulkelerde Buyuk Cuma olarak aniliyor ve Isa’nin carmiha gerildigi, ardindan da ruhunu teslim ettigi gunu temsil ediyor. Bu Cuma gununu takibeden pazartesi de Easter Monday, daha bilinen adiyla Paskalya olarak belirtiliyor ve Isa’nin dirildigi gunu temsil ediyor. Temsil ediyor diyorum cunku Julyen takviminden Gregoryen takvimine, ekinoks zamanindan ayin hareketine kadar bu gunun belirlenmesini etkileyen bir suru parametre var. Dolayisiyla hangi gune denk geldigi dini liderler tarafindan aciklaniyor ve mezheplere ya da uygulamaya gore gerceklestirilen etkinlikler degisiyor. Kimileri Easter’i oruc tutarak karsiliyor, kimileri Good Friday gunu eglenceli herseyi yasakliyor, dukkanlari kapatiyor, yasa burunuyor. Isa’nin Tanri’nin oglu oldugunun ispatlandigi gun olduguna inanildigi icin Hristiyanlik aleminde pek onemli bir gun, Easter gunu. Easter tavsanina, diger adiyla Paskalya tavsani mevzusuna gelince biraz cetrefilli oluyor konu. Paskalya tavsani ve yumurta boyama konusu pek yoruma acik. Incil’de boyle bir seyden bahsedilmedigi gibi Paskalya tavsaninin ortaya cikisinin 1500lerin Almanya’sina dayandigi soyleniyor ve Pagan tanrilara, Pagan kulturel koklere baglaniyor. Nedir-ne degildir aciklamasinda hemfikir olunup olunmadigindan emin degilim isin gercegi. Benden bu kadar, merak eden devamini arastiriversin :).

Ne diyordum, easter ile beraber gelen uzun haftasonundan bahsediyordum degil mi. Iyi cumamizi once kitesurf yaparak sonra da aksam saatinde Silo Park’taki acik hava sinemasinda sanatsal ve elestirel bir film izleyerek gecirdik. Gercekten iyi bir cuma oldu. Hem ilham aldik hem de icimizden kis kis gulduk filmedilene. Sanat, insani acayip gaza getiren bir sey. Ilkokuldan baslayip kafamiza pat pat vurulmasaydi, kim bilir ne Picassolar cikabilirdi aramizdan ne Gaudiler. Izlemeyenlere haddime dusmeyerek tavsiye ederim, Exit Through the Gift Shop filmini.

Iyi cumadan sonra gelen cumartesiye iyi cuma ertesi demek geliyor icimden, kirilmasin. Evde oyalandik, tembellik ettik ve aksam uzeri Auckland balik marketinin restoraninda Istanbul’dan gelen surpriz misafirlerimizle bulustuk. Cok hossohbet, bol kahkahali bir aksam gecirdik beraber ve Istanbul’a olan ozlemimizle ayrildik onlardan. Dunyanin bu kosesinde biraraya gelmis olmak ne buyuk tesaduf.

Pazar gununu mutlu pazar ilan ettim :), sonraki gun is olmayan pazar mutlu bir pazar olur yaklasimiyla. Piril piril bir gunes vardi. Gun, Beachlands’te keyifli bir kitesurf gunu oldu. Bolca da guneslendik, D vitamini sentezledik.

Bu sabah iste, sabahin 7bucugunda, “haydi kahvaltiya gidelim disariya”, dedim gozumu acar acmaz Re’ye. Sasirtici bir sekilde hic zorlanmadan kalkip, “Muriwai’ye gidelim o zaman.”, dedi. Kahvaltiliklarimizi hazirlayip, yarim saat araba kulandiktan sonra Muriwai’ye vardik. Cimlere oturup, sorf yapanlari izleyerek kahvaltimizi yapip, daracik alanda yelken yapan iki yamacparasutunu ic gecirerek takip edip, gannet kolonisine goz attik. Gannet turkce sozluge bakinca sumsuk kusu diye geciyor. Hic varligini bile duymamistim ben acikcasi. Hatta baya baya martiyi andiriyorlar, yolda gorsem marti derim. Meger buyuk hakaret olurmus onu marti zannetmek. Yeni Zelanda’da dunyaya gelip, omrunu gecirmek uzere Avustralya’ya ucan bir deniz kusuymus aslen kendisi. Sonra yumurtlamak icin geri donuyormus koloni mensuplari Yeni Zelanda’ya, tam da bu kayaya. Ne azim!

Pazartesi pazartesi oyle cok insan vardi ki plaj keyfi yapan, sorf yapan, balik tutan, kopegini gezdiren ve yuruyen; gunesli bir tatil gununde Auckland sakinleri ne yapar sorusuna cevap niteligindeydi. Farkindayim aslinda burdaki yasama dair aktarmamiz gereken pek cok sey var. Tembelligi birakip yazsak iyi olacak, yarim kalmis ya da yazilmamis yolculuklarla birlikte. Leylekleylek’te bazi duzenlemeler yapmanin da zamani geldi artik. Bu yolculuk Asya seyahatiyle baslayip, Yeni Zelanda’ya gelise donusup Yeni Zelanda’da yasayis formuna girmeye basladi. Ya da digerinden digerine mi donusmustu…

Ya bu leylekler havada, ya akillari havada, ya da fikirleri havada :). Ama hersey baslangicta bir gaz ve toz bulutu degil miydi? Hayal etmekle sekle girdi ve o hayaller gercek oldu. Artik yeni seyler hayal ediyoruz, onlar da gercek olsunlar diye…

As&Re Paskalya Pazartesi aksaminda Auckland’dan bildirdi. (9Nisan 2012)