Kulturel gecis, mevsim gecisi, bir de ucurtma

Bugun harika bir ucurtma sorfu (kite surf) havasi vardi. Ara ara ciseleyen yagmuru saymazsak. Ama biz ucurtma sorfu yapmaya gitmedik. Dunku seanstan kalma sizilarimiz, bugun gitmek uzere pek tesvik etmiyordu isin gercegi. Alisveris yapma ihtiyacinin arkasina siginip, pazar gununu Barakah adindaki markete adadik.

Cumartesi Aziz Patrick gunuydu. Haftalar oncesinden baslamisti festival reklamlari. Insanlar heyecanla bahsediyorlardi, baya bi merak olusmustu bizde “ne ola ki acaba?”, diye. Sabah Queen Street’ten gelen tatli bir muzik sesiyle uyandik. Senelerce Baglarbasi’nda oturup Avrasya Maratonu’na bir turlu katilamayasimiz, Bostanci’ya tasindiktan sonra mudavimi olusumuz gibi sokak gosterilerine yetisemeden ve neseli muzige katilip gule oynaya festivalin tadini cikaramadan ogleni ettik.

Arabaya atlayip o gun ucurtma sorfu yapmak uzere uygun oldugunu dusundugumuz kumsala giderken coktan festivale dair hersey bitmis olsa da, leprikon sapkalariyla, goguslerine takili dort yaprakli yoncalariyla ve yesil tisortleriyle, keyifle vakit geciren insanlarla doluydu sokaklar. “Festivale soyle bir baksaydik keske, ne guzel fotograflar cikardi ordan…”, gibi soylenmelerime pek kulak asmadi Re. Havanin guzel olmasinin gazindaydi.
Ucurtma sorfu yapiyor olmak adina gerceklestirdigimiz, ucurtmayi dusurmeme, ucurtmayla suda suruklenme, dalgalar tarafindan dovulme, sag taraftan denize giren cocuklari ucurtmayla ya da ipleriyle bonus niyetine toplayivermeme ve artik yukariya bakamayacak kadar boynumuzu agritma calismalarindan sonra pek bir yorulup ciktik sudan. Anlayacaginiz uzre birer comeziz, henuz kendimizi gelistirecek kadar egzersiz yapacak firsatimiz da olmadi. Bundan onceki her girisimimiz patlayan ve belirtildiginden daha guclu esen ruzgar nedeniyle Re’ye hizmet etti. Neyse birkac defa birkac yuz metre gitmeyi basarabildi Re en azindan. Bendeniz acil durum hizmeti olarak pesinden kosup durdum bugune dek. Bu sefer ilk defa adam gibi suya girdim. Onda da ruzgar kivaminda olsa da dalgalar pek edepsizdi.

Sudan ciktiktan sonra Re’nin isyerinden bir arkadasiyla karsilastik, kahve icmeye gittik beraber kosedeki Irish Pub’a. Bir de Irlandali arkadasi vardi yaninda. Barin ici yesil balonlarla dekore edilmisti, St Patrick’s gunu nedeniyle. E o soru sorulacakti, baska caresi yoktu. Irlanda barinda bir Irlandali’ya sorulmayacakti da kime sorulacakti. Eksik olmasin neseyle anlatti bize Aziz Patrick gununun hikayesini. Irlanda’ya ozel olan bugunun dunyaya nasil da bir anda yayildiginin sevgi, hosgoru ve neseden baska bir aciklamasi da yoktu ona gore. “Uzun yillar koleydi ve cobanlik yapiyordu Irlanda daglarinda. Sonra kacti kurtuldu, Ingiltere’ye gitti. Seneler sonra Irlandalilar’i Hristiyan yapmak uzere geri dondu. Aziz Patrick pagan Irlanda’yi Hristiyan yapan, mucizeler gerceklestiren bir azizdi. Herseyden ote Irlanda’yi ve Irlandalilar’i cok sevmis, halk da onu cok sevmisti. Kutladiklari baska bir aziz gunu de yoktu zaten, bir tek Aziz Patrik gunu. O gun de tatil olur, muthis bir sekilde eglenerek kutlanirdi. Belki de eglence odakli oldugu icin boylesine yayilmistir dunyaya kim bilir. Zaten bar cok onemli birseydir Irlanda’da. 400 haneli bir kasabanin 16 tane bari olurdu mesela. Insanlar isten sonra kendilerini bara atar, birlikte sarkilar soyler eglenirlerdi. Sonra Irlanda’da ciddi bir kitlik yasandi. Neredeyse iki milyon kisi oldu kitlikta. Ardindan cok sayida Irlandali dunyanin baska yerlerine goc etmeye basladi, boylece Aziz Patrick gunu ulkenin disina cikmaya basladi. Artik buyuk sehirlerde buyuk sokak festivalleriyle kutlaniyor, herkes benimsiyor.”
Aziz Patrick gunumuz boyle gecti iste. Gece de dayak yemiscesine deliksiz uyuduk.

Market ve erzak alisverisi mevzusuna eninde sonunda gelecektim, anlatayim. Genelde daha pratik oldugu icin bize yakin olan buyuk bir markete gidiyoruz. Fiyat bolu performans orani fena degil. Temel ihtiyaclari bulmakta problem yok fakat zaman icinde canin istedikce varligini hatirladigin seyleri bulmak zor. Herseyi bulmaksa mumkun degil tabi. Mesela tursunun damak tadina uyanini almak imkansiz neredeyse. Ya da biber salcasi bulmak ya da nar eksisi. Bulgur sadece organik urunler rafinda, oldukca pahali bir fiyata satiliyor. Paketinin ustunde Turkiye’den getirilmistir yazsa da paketleme burada gerceklesiyor. Irmik goremedim ben. Kirmizi mercimek baya yormustu bizi mesela, findik fistigi sattiklari sekerleme kutularinda satiyorlar, kilosu neredeyse 10 NZ$. Gerci bulgur, irmik, mercimek, baharat gibi urunler icin InnBinn diye bir market zinciri kesfetmistik Christchurch’teyken. Ayni zincirin subeleri Auckland’da da var. Hint menseili urunler satiyor coklukla. Hintlilerin bakliyat tuketimleri bize cok benzedigi icin bircok seyi bulmak mumkun oluyordu, makul fiyatlara. Barakah adindaki bu marketi de burdaki Turk arkadaslarimizdan ogrendik. Arap bir amca isletiyor dukkani ve coklukla Arap urunleri olmak uzere bolca da Turk Mali satiyor dukkaninda. Bitisikte helalinden kasap da var. Urunlerin cogu Almanya’ ya ya da Arap ulkelerine ya da ikisine birden gonderilmek uzere uretilmis, arpa sehriyeden nar eksisine kadar. Kavanoz kavanoz tursular, kirma zeytinler, salamura asma yapragi, envai cesit baharat, iri-ince bulgur, lokumlar, karisik cerezler akliniza gelen gelmeyen birsuru sey var raflarda. Bircogu Re’nin eline yapisiyor ayrilirken :). En cok asma yapragindan korkuyorum :). Tadina bakip aldigimiz beyaz peynirimizle ve kirma zeytinimizle ayriliyoruz Barakah’tan. Kasanin hemen yaninda ustuste dizili Marmarabirlik siyah zeytin paketleri ilisiyor gozume, vakumlu. Turkiye’den diyor amca, biz de diyoruz :).

Barakah’tan sonra yolumuzun ustundeki malum marketler zincirinin bir marketine ugrayip, birkac aydir biriktirdigimiz kuponlari verip isil isil bir bicak aliyoruz en bedavasindan. Turkiye’nin 25 yil onceki gunleri; alisveris yap, kupon-cikartma biriktir, kuponlari albume yapistir, bicak al, tabak al, canak al. Aman yarabbim bedava :). Herkes cilginlar gibi kupon topluyor…

Yeni bicagimizi aldiktan sonra bir de manava ugrayip haftalik sebze alisverisimizi yapiyoruz. Torbamizda yesil sogan, ispanak kilikli bir bitki olan silverbeet, kabak, bruksel lahanasi ve capsicum diyerek sattiklari daha etlice dolmalik biberler evimizin yolunu tutuyoruz artik. Domatesler de mis gibi kokuyor.

Arabamizin ici Barakah’in bitisigindeki kasaptan Re’nin eline yapisan ev yapimi sucuk kokuyor. Yanina bir de salata. Bu kulturel gecis olayi pek ilginc. Bakliyati ve eti aldigimiz yer Arap dukkani, sebzeleri buldugumuz yer Cin manavi. Dun Aziz Patrick gunuydu. Haa bir de manavdaki kasiyer kiz var, kulagimin kenarindan sarkan orgulu sacimin gercek olduguna inanmayan. Kuponlu gunlerinin bittigi de pek guzel olmus Turkiye’nin.

As&Re, 18 Mart Acukland

Bu yazı günce, Yeni Zelanda içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

3 Responses to Kulturel gecis, mevsim gecisi, bir de ucurtma

  1. devrim ekici dedi ki:

    pazartesi sabah haftaya sizin yazınızdan daha iyi başlayamazdım :)

  2. Mehmet bayrak dedi ki:

    Uzun bir aradan sonra yazmaya baslamaniz cok guzel.Her kesimden bir seyler var.Diger yazilariniz gibi keyifle okudum.Uzuuun omrunuzun daha da renkli gecmesi dilegimle sizi hasretle opuyorum.

  3. Yelda Erdogan dedi ki:

    Burada da Metro Grossmarketin bicak kampanyasi vardi, Ben topladim bissuru, ama gel gor ki verilme tarihlerini kacirmisim :( kupon toplama isi bitmis bende anlayacagin :)

    Opuyom ikinizi de kocaman :)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s