Teknecilik islerine geri donus

24 Eylul cumartesi oglen saatlerinde Nelson’a geldik. simdi Nelson’dayiz. Haftaicini anlatmadim henuz, farkindayim. Havelock’a ulastiktan sonra neler oldu? Azzz sonra…

Pazar aksam Havelock’ta kampa yerlesip Patsy’nin gonderdigi zeytinli tarti yedikten, ustune de benim “double perfect” yani “cifte kusursuz” diyerek lisanlarina yeni bir tanim katmama sebep olan kuruyemisli keki mideye indirdikten sonra yildizlara nazir bir uyku cektik. “Bunu unutmamam lazim, mutlaka Patsy’e soylemeliyim”, diyerek guldugu tanim herkesteki memnuniyetin iki kelimelik aciklamasiydi sadece. Guzel bir aniya donustu. (“Bunlarin fotograflari neden yok?”, dediginizi duyar gibiyim. O kadar hizli gerceklesiyor ki yememiz, fotograf kimsenin aklina gelmedigi gibi firsat da olmuyor :). Kusura bakmayiniz!)

Pazartesi sabah saat 10’da teknede hazir ve nazirdik gorevlerimizi ogrenmek ve ise Jane Rhodesgirismek icin. “ne nerdedir”, “neler yapilacak” gibi bilgiler aldik. Ne yapacagimiza karar verip, ne kadar zamanda ne yapabilecegimizi planladik. Zimpara, silikon, boya diye isler siraya dizilmeye baslayinca Re’nin icindeki muhendis gun yuzune cikip tekne isinde gecirdigi gunlerden edindigi tecrubeleri fisildamaya basladi ortama. Bu mevzuya en cok David sevindi. Aldigi cihazlardan daha once yaptirdigi islere kadar herseyi tek tek Re’ye gosterdi, elestirilerini ve onerilerini duymak icin.

Once zimpara isleriyle basladik, ilk gun zimpara gunu oldu. Daha once rutubet olusmus her yeri elden gecirip, boyasini kazimak ve zimpara yapmakactik ortaya cikardik. Boyayi kazidikca teknenin ahsabina ulasmak her seferinde kaygilandirdi beni. “Re baksana bi, dogru mu yapiyorum, tahta cikti ortaya yaw!” “Dogru dogru, aferim. Bir yerde boya kabarmissa, kabaran yerin etrafinda kocaman bir alan temizlenir.” Boyle boyle, nasihatler esliginde, zimparala bakalimRe Bey’in teknecilik gunlerinin anilarini dinleye dinleye (bazen ikinci baski gectigi bile oldu, ne iskence! :P), o usta kivaminda ben cirak sefilliginde zimparadan zimpara sonrasi temizlige, ardindan da silikon isine gectik. temizlik sart
“Tavana silikon yapmak ne zor birseymis yahu!”, diye sesli dusundum o anlarda ama henuz cam kenarina yapmanin ne menem iskence bir sey oldugunu bilmiyordumcok ciddi bir is! tabi. Sabunlu suyla ortami islata islata, koseleri kenarlari parmaklaya parmaklaya silikon isini uzun bir calisma sonucu bitirdik. Boylece sali gunu coook uzun calismis olduk ama tavan bir hayli guzellesti silikonla birlikte.

Sali gununun upuzun bir gun olmasi David’i cok uzdu, yalvar yakar Carsamba gunu bota gelmekten men etti bizi. Biz de solugu Picton’da ve Queen Charlotte Track rotasinda aldik. Queen Charlotte Tramping routeSoyle biraz gezdik dolastik. Bu rota normalde 3-5 gunluk ve orman-deniz ikilisini bulusturan bir rota. Rota uzerindeki seyir noktasindan bakarken (Malborough Sounds'u goruyoruz)cesitli koylara deniz taksisi ile ulasmak da mumkun.
Bizse gunumuzu degerlendirmek amaciyla ilk seyir noktasina kadar bir yuruyus yaptik ve cok keyif aldik dogrusu.
Bir de weka kusu gorduk.Weka ucamayan bir kus, kanatlari yok! Pek merakli oldugu soyleniyor, kampcilarin esyalarini karistirirmis.
Ucamayan kuslardan bir tanesiymis weka kusu. Hani tavuk da ucamayan bir kus, kanadi kucucuk. Ucamasa da suzulebiliyor belli bir yukseklikten. Ama wekalarin hic kanadi yok. Kanada dair bir iz bile yok govdede, yani benim gorebildigim kadariyla. Anlatildigina gore pek merakli. Dagcilarin esyalarini karistirip ilgisini ceken seyleri oraya buraya surukleme huyu varmis. Biz seyir terasinda otururken de iki defa caliklardan cikip yokladi ortami zaten.

Carsamba gunu dagda belde, manzaraya nazir dolastiktan, guney adanin ilginc dogal ortamina hayret ettikten sonra aksam yemeginde yine David’e katildik teknede. Soylemis miydim bilmiyorum; butun bir hafta boyunca her gun birbirinden guzel aksam yemekleri hazirladi bize David. Patsy’nin deniz urunu yemegini ornekleyen deniz urunu corbasiyla normalde yuzune bile bakmadigim midyeleri lopur lopur yerken buldum kendimi. Ne de olsa yesil kabuklu midyenin baskentindeyiz. Tabii bunda yesil kabuklu midyelerin pembe dudakli albenili goruntulerinin de cok buyuk payi var. Istanbul’daki midye dolmanin karanlikta yenmesi gereken bir sey oldugunu iddia etmisimdir hep, bunlari gonul rahatligiyla aydinlikta yiyebilirsiniz, o kadar yenilesi. Bu sekilde her aksam guzel bir aksam yemegi sofrasinda, hos bir sohbette bulduk kendimizi. Dagcilikla ilgili, teknecilikle ilgili, Yeni Zelanda’yla ilgili, sunla bunla ilgili bir suru sey ogrendik aksamdan aksama David’in hos anlatimiyla. Onun anlatacak cook seyi, bizim de dinleyecek bolca zamanimiz vardi. Guzel bir alisveris :).

Persembe gunu tekrar is basi yaptigimizda sira boyadaydi artik. Astar cekilecek birkac yeri biz gezip dolasirken David astarlamisti zaten. Bende zavalli ince bir firca, Re’de karizmatik bir rulo firca vardi. Bana sefil sefil koseleri kuytulari boyamak, Re’ye genis genis herbiryeri boyamak dustu. Arkasindan gidip, “Himm, bak burasi olmamis. Aaa, boya damlasi olmus bak!”, diyen bendim ama sonra. Kalite kontrol sorumlusu! Boyle bir terfi mi var ya?! Sefil ciraktan, kalite kontrol uzmanina :).

Boyanin ikinci katini Cuma gunu yaptik. Ilk kattan sonra bile piril piril baska bir tekneye donusmustu Jane Rhodes. Tavanla baslayip duvarin boyanmasiyla biten boya isiyle salon muhtesem oldu. Yani bence :). Ve Davidce. Re’ye gore ise etrafi toplamadan hicbirseye benzemiyordu icerisi. Hani David biraksa, anahtari verse dese ki hadi sen bu isi bitir, yemeyip icmeyip calismaya raziydi teknede ki su daginiklik dokuntu kalksin ortadan. Kendini belli etmeyen bir duzen cilgini! Illa hersey ama hersey dizili, duzenli, yerli yerinde olacak.

David’in boyle bir talebi olmadi. Tavanin gorunumunden gayet memnun, birinci sinif bir is oldugu kanaatiyle gayet mutluydu. Cumartesi gunu Lyttelton’a geri donmeyi planliyordu. Cumartesi aksamki All Blacks (bu Yeni Zelanda rugby takiminin adi) ve Fransa arasindaki mactan once eve gitmek ve maci arkadaslariyla izlemek istegindeydi. Pazar gunu ise lisedeki rugby takimindan arkadaslariyla geleneksel bulusmalari vardi. En az 50 yillik arkadasliklar!
Tekneye 3-4 hafta sonra tekrar gelecek ve devam edecekti islerine. Kauri agacindan yapilma (ki bu agac artik koruma altinda) 42 yasindaki bu tekne kucuk bir dokunusla guzellesen gizli bir cevherdi gercekten. Butun isler bittiginde de David’in Maori buyukannesinin adini alacakti.

vedalasirkenCumartesi oglen saatlerinde sarilip, tokalasip kirk yillik bir dosttan ayrilircasina ayrildik. Yardimlarimizdan ve arkadasligimizdan cok memnun kaldigini soyledi. Helpx sitesine guzel bir yorum birakacagini ekleyerek ayrildi bizden. Bizde burnumuzu Nelson’a cevirdik ve yine dustuk yollara.

As&Re bol gunesli bir gunde Nelson’da kutuphaneden bildirdi. (24-25Eylul 2011)

Bu yazı günce, Yeni Zelanda içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

6 Responses to Teknecilik islerine geri donus

  1. Mustafa Tece dedi ki:

    ÇALIŞMIŞ VE HEDEFE ULAŞMIŞ BİR İZLENİM BIRAKTINIZ CANLAR.ÖZLEM DEV BOYUTLARDA, siz yoksunuz bu yıl köprüden geçtik diyecektik olmadı. BİZ DE AKŞAMDAN BU YANA SICAKLARDAYIZ.YAYLADAN GELİNCE ZOR ZANAAT AMA GELDİK İŞTE.SİZE İYİ SEYİRLER ÖPÜYORUZ EN KISA ZAMANDA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE ALLAHA EMANET OLUN..

  2. Mehmet bayrak dedi ki:

    Oncelikle ilk defa gittiginiz ve hakkinizda hic bir bilgileri olmayan bu insanlarin guvenini ve sevgisini
    kazanmaniz cok onur verici bir durum.Bunlardan fazlasini de hakkettiginizi ben biliyorum da ordakiler bilmez.Farkinda misiniz bilmiyorum ama arkanizda cok harika anilar birakiyorsunuz. Daha guzel anilarin uzun yasamanizi suslemesi dilegimle sizi cok opuyorum.

  3. Timur dedi ki:

    Umarım bir gun kendi teknen ile uğraşırsın

  4. Serdar karahisarlı dedi ki:

    Ya bir tur atmadan bırakılır mı hiç ;) neyse neyse, bir gün kendi tekneniz ile acilirsiniz umarım… Belki bizde şu meshur lafı denenmek için orda oluruz “en iyi tekne arkadışının teknesidir”.. Kendinize ii bakın, selamlar…

  5. ömür dedi ki:

    öpüyorum sizi

  6. Özge Arslan dedi ki:

    Bayadır sesiniz soluğunuz çıkmıyor, bir ses verin yaw :)

Özge Arslan için bir cevap yazın Cevabı iptal et