Yeni Zelanda turizm politikasini dogayi kullanmak uzere kurmus diyebiliriz. Luks oteller ya da karmasik kompleksler seklinde degil de uzun yuruyus rotalari, adrenalin sporlari ya da doga guzelliklerini ve hayvanlari seyretmeye dayali butun turizm. Bu isin oyle guzel ustesinden gelmisler ki hareketli hareketsiz hicbir canliya zarar vermeden organize edebilmisler.
Dikkatimi ceken durumlardan biri sadece yabanci turistlerin degil yerli turistinde bu aktiviteleri duzenli olarak degerlendiriyor olmasiydi. Brosurler, tavsiyeler, haritalar ve canli bilgi her yerde kolayca edinebilecegin seyler. Ulke capinda iletisim halinde duzenli ve guvenilir bir bilgi agi var.
Yuruyus rotasi izlenimlerimi paylasmak adina en etkilendigim seyin temizlik oldugunu soylemeliyim. Henuz sahip olmadigimiz bir bilinc duzeyinde temizlik. Dort gun boyunca bir kibrit copu dahi gormedim, ne patikada ne de kulubelerde. En ufak copune kadar herkes ne getirdiyse yaninda geri goturuyor. “Domatesin kabugu, elmanin copu, amaan ne olur sanki organik iste yok olur gider, kuslar yer” diye birsey yok. Bir kulubede yazan yazi dikkatimi cekti. Organik coplerin cururken yayabilecegi bakteri ve kuflerin doga yapisina zarar verebilecegi ve yeni baskin turler olusturabilecegi yonunde idi. Ozellikle bir baska notta diyorki; dogada bizim attigimiz copleri tuketecek kadar cok hayvan olmadigi gibi bu artiklara ihtiyaclari da yok bu hayvanlarin. Bir tane izmarit gorseydim fotografini cekerdim nadir durum diye. Gercekten akil almaz birsey.
Ben boyle soyledigimde bile halen ne gibi bir bilincle karsilastigimi anlatabildigimi sanmiyorum. Bir parca kagit yirtigi, bir tanecik zeytin cekirdegi, bir tane elma copu bile gormedim diyorum. Sanki oradan daha once hic insan gecmemis gibi. Ruzgardan ucan mendilini almak icin ucurumdan dusen adam var yahuu! Daha ne diyeyim bilmiyorum. Kendimi bilincli bir piknikci sanardim izmaritlerimi cebime atarak ya da copumu geri eve goturerek ama kendimden utandim yillarca normal oldugunu dusundugum bazi seylerin aslinda insanligin terbiyesizligi oldugunu gordugumde. Daha coook firin ekmek lazim dogayla yasamayi ogrenebilmemiz icin, hatta belki de hic ogrenemeyecegimiz buyuklukte bir bilinc duzeyi. Uzuldum bak simdi.
Eger yururken bir cople karsilasiyorsan da aliyorsun yerden, cunku biliyorsun ki birisi onu istemeyerek dusurmus senden once gecerken. Chris’in yaptigi da bu oldu, yolda gordugumuz bir pet siseyi aldi. Belli ki sahibi cantasinin yan cebinden dusurmus farkinda olmadan, bitmis bile degildi, atilmis olamazdi.
Bu sadece bir rota yurudum de attigim tuttugum birsey degil. Henuz yazilmamis gunu birlik rotalarimiz oldu arada. Kare kare sahili, piha kumsali, middlemarch’da kaya ve sutun tepesi (Rock&Pillar Hill route), pasifige karsi diye anlattigimiz 3-4 gunluk kuzey adanin dogu sahillerinden gecisimiz esnasinda gorduklerimiz, hicbirinde cople karsilasmadik. Kumsal onundeki otoparkta kirik bira siseleri yoktu.
Bir baska guzel sey bu yaratilan yuruyus rotalarini yaptiktan sonra terk etmiyor olmalari. Orman koruculari (Ranger) duzenli gezip kontrollerini yapiyor, isaretleri, ufak kopru ve gecitleri duzenliyor.
Yikilarak yolu kapayan agaclari kesip yol aciyor. Kulubelere odun sagliyor. Gerci bizim gibi, yani Chris gibi demek istiyorum, insanlar yakacagindan fazlasini toplayarak kulubeye yigiyor kurusun diye.
Bu duzenlemelerin yapilmasi, basina birsey geldiginde helikopterli falan kurtarma operasyonlarindan ucretsiz olarak faydalanabilmek, kulubelerin varligi tabi bedava degil. Kulubeler aslinda parali. Iclerinde “Honesty box” (durustluk kutusu) diye birsey var. Doc ofislerinden aldigin kuponlari buraya atiyorsun. Ziyaretci defterine de adini, giris cikis tarihini, bir sonraki hedefini gibi bilgileri yaziyorsun. Ne sekilde kontrol ediyorlar bilmiyorum ama koybolan var mi, her rotaya giren cikmis mi gibi seyleri bu defterlerden birileri kontrol ediyormus. Bu sayede nice kazazedeler kurtarilmis. Neyse, ne diyordum? Haah, Durustluk kutusu. “Kimsenin kontrol etmedigi birseye para mi verilirmis canim?! Ohh belese kalacan mis gibi kulubede, atesin basinda oturup sarap icecen.” Hayir iste oyle olmadi. Chris Queenstown’dan gecerken aldi bize kuponlari. Alirken de soyle dedi; “Ben buralarda daha boyle ticari rotalar acilmadan evvel yuruyus yapiyordum, yol iz kopru yokken. 50’li yillardan bahsediyorum. Simdi gelmis benden para istiyorlar. Yarisini verecegim kuponlarin bu rotalarin babasi sayilirim ben”. Ama demiyorki vermeyelim nasil olsa kimse bilmez. Veriyor cunku torunlari bu rotalari aynen onun gordugu haliyle temiz bir sekilde gorebilsin.
Dogayi korumak icin daha bir cok dikkat edilen husus var. Ulkeye girerken botlarimi ve kamp malzemelerimi kontrol etmek istediklerinde, “amma da abartmislar yahu, sirf gumrukte killik olsun diye mi yapiyorlar?” diye dusunmustum. Yuruyus esnasinda gordum. Baska memleketten toprak, camur ya da kotu niyetli istilaci bir tohum, bitki ya da organizma getirilmesinin onune gecmeye calisiyorlar gercekten. Butun kaynaklardan ve derelerden icilebilir su akiyor. Yosun, didymo hastaligi (adini ilk defa duydum ama temiz suda yasamayi seven kotu bir bitki turuymus), kurbaga, suyu kirletebilecek akliniza gelen ne varsa herseyden uzak bu topraklar. Bu sekilde kalmasi icin de ugrasiyorlar. Gordugumuz butun akarsulardan su ictik 4 gun boyunca. Boyle berrak su gormedim ki hic diye dusundum.
Ozetle cok keyif aldik bu yuruyusten. Cok sey ogrendik hem Chris’ten hem de doga sevenlerden. Gonul isterdi ki 3 tarafi denizlerle cevrili, 4 mevsim yasayabilen, her turlu doga aktivitesine musait cennet vatanimda da dogaya ve doga severlere daha iyi davranilsa, bas taci edilip daha iyi degerlendirilebilse.
Çok etkilendim.. Biz doğa sporu ile uğraşan insanlar olarak, kendimizi doğa bilinci nice insanlara göre nispeten fazla sanıyorduk. Oysaki öğrenmemiz gereken çok şey varmış, bakış açımızı değiştirmemiz lazımmış..
çok güzel, bizde de yaşatilmasi gereken davranişlar.ama hep ben duygusuyla kurallari bozmuş ve yarini hiç düşünmemişiz.inşallah gençler güzellikleri tutkuyla ve vazgeçilmez olarak yaşatirlar.
Chris’i bir gun ulkemizde agırlayabilme hayalim yikildi gitti.O harika insanin yuzune bakmaya utanirim.Vucudunun mikroplara da ihtiyaci olduguna inanan bir halk cogunluguna sahibiz.Bu nasil izah edilir, nasil duzeltilir?.Ne mutlu o toplumda yasayanlara.Tam da size yakisan bir toplum.