Matata’ya giderken

Sabahin 10’unda Tauranga’dan yola ciktik; sorf plajinin otoparkinda yumurtamizi pisirip, Pasifik’e karsi kahvaltimizi yapip, disimizi fircalayip. “Bu nasil bir hayattir arkadas”, dedim Re’ye donup. Pasifik’e karsi kahvalti ediyorsun falan, neden iste degilsin, ne yapiyorsun bu otoparklarda? “Ya sabah sabah sorma As, kiwinin kac cekirdegi oldugunu!”, dedi. Yolumuz Matata Kamp Alani’na dogru, sol yanimizda Pasifik uzaniyor.

Mercimek’i pek seviyoruz. Siz de pek sevmissiniz, memnun olduk ayni duygulari paylastigimiza. Iyi dilekleriniz icin cok ama cok tesekkur ederiz. Mercimek buyuklerin ellerinden kucuklerin gozlerinden oper hurmetle. Bizi pek memnun etti dogrusu uyurken yildizlari gormek.

Tauranga, Auckland’dan yaklasik 90-100 km mesafede bir baska buyuk sehri Yeni Zelanda’nin. Buyuk sehri derken, hicbir sehrin Auckland kadar, Auckland’in da Istanbul ya da Ankara kadar buyuk oldugunu dusunmeyin. Alti ustu 1.5-2 milyon nufusu var en buyuk sehrin. Auckland’in nasil oldugu ayri bir hikaye baska bir zaman anlatilacak. Ben simdi Matata’ya gidisimizi anlatiyorum, birbirine karistirmayayim.

Matata, Tauranga’dan yaklasik 50km uzakta, cok bilinen Rotorua bolgesinin de kuzeyinde kaliyor. Pasifik kenarinda. Geceleri dalgalarin sahili dovusunu dinleyerek uyumak dusuyor bize son gunlerde. Zaman zaman urpertici olsa da boylesi buyuk bir gucun kulaginizin arkasi mesafesinde bir yerde patladigini duymak, bir yandan da keyif verici. Kocaman dalgalarin olusup, kopure kopure kiyiyla bulustugunu izlemek pek keyifli ne yalan soyleyeyim. Dunyanin kivi baskentinden Matata yolundayken gectik iste bu vesileyle.

Te Puke; dunyanin kivi baskenti. Sagli sollu kivi bahceleri icinden gecerek ilerliyor yol, denizden gelen ruzgari kesmek icin olsa gerek bitisik nizam dikmisler agaclari, dogal bir set gibi ruzgara karsi. Tipini markette goruyor olsaniz da, eksi bulup sevmiyor, degisik bulup bayiliyor olsaniz da, “ne menem bir meyvedir bu kivi, agacta mi yetisir, yerde mi yetisir” diyor olabilirsiniz. Tip itibariyle pek bir yerde yetismeye yakisir gibi gorunse de agacta yetisir kendisi. Son aylarda gordugumuz, tipi acayip ama kendi agacta yetisen meyvelerden sonra tip olarak agaca pek de yakisiyor bence kivi meyvesi. Bu meyveleri ayriyetten anlatacagiz dostlar, tropikal kusaktan bahsederek. Simdi kiviye geri donelim. Turkiye’de Karadeniz Bolgesi’nde yetistirildigini, oylesi iklimi pek sevdigini, (Mersinliyim ya eklemezsem olmaz) sene 98’de olabilir Mersin’de Suntras Koyu’nde kendisiyle ilk defa, kendisi henuz agactayken tanisma serefine eristigimi arada soyleyivermis olayim. Tesaduf bu ya, kahvaltida soyup kapakli bir kaba dogradigim kivileri yemekteydik dunyanin kivi baskentinden gecerken. Kivileri de Auckland’dan ayrildigimiz gun ucuzcu bi marketten, torbasi 90 sent karsiligi satin almistik. Bir torba bir kilodan fazla geliyor olabilir. O saniye aklimda canlanan, Amasya’da amasya elmasi bulamadigim ani sizinle paylasmasam olmaz laf arasina sokusturup. Bulabilecegim birkac dukkanda da kilo basina 3-4 lirayi gozden cikarmam gerektigini soylediklerindeki saskinligim da hala yuzumde, inanmazsiniz. Tane basina para odemeyince daha lezzetli oluyor kivi. Yumrugumdan kucuklerine bile buyuk paralar istenmeyince daha lezzetli oluyor amasya elmasi. Adi ustunde yahu, amasya elmasi. Amasya’da olmayacak da nerde olacak? Ama ben ne diyordum,hah kiwi…

Te Puke’den sonra uzum baglari aliyor yer yer kivi bahcelerinin yerini. Solumuzda upuzun iki bulut sirasi uzaniyor, Pasifik’te. Onumuzdeki 3 gunun yagisli olacagi soyleniyor hep, bir de uzun hafta sonu denen 3 gunluk tatil nedeniyle heryerin pek kalabalik olacagi.

Matata kamp alanina varip, sicak dusun varligini teyit edip, kamp gorevlisi amcanin hizli hizli konusmasindan anlayabildigimiz birkac bir seyi yakalayip, Mercimek’i park ediyoruz uygun bi yere. “Yagis bekleniyor, o yuzden sag tarafa park etmeyi tercih edin diyor amca, solda biraz su birikebiliyor. Sicak su icin 50 sent atmalisiniz kutuya, 7 dakika.” “7 dakika uzun bana, 5 yeterli”, demek geliyor icimden, tutuyorum. Inanmazsiniz, ben kendimi bir hayli gelistirdim dus mevzusunda. Artik 1 damla suyu bosa harcamiyor olabilirim. Suphesiz kisa sacin da buyuk katkisi var. Seneler evvel sirf duyarliligimizdan, su sarfiyatini azaltmak icin ogrenci evimize bulasik makinesi alisimiz gibi saclarimi da kisa tutsam iyi olacak ayni amacla.
Plajda kisa bir yuruyus yapiyoruz. Okyanustan cikan her sey pek bir besili, deniz kabuklari pek buyuk. Uzakta 3 ufak erkek cocugu nese icinde, cibil cibil denize giriyor, dalgalarla oynuyor, ileri geri kosuyorlar. Bizim ustumuzde mont, ayaklarimizda bot var. Saat 10 yonunde solgun bir gunes, tepemizde ise cevresindekilere gore renkli, upuzun bir bulut asili duruyor. Uzun beyaz bulutun topraklarindayiz, Maori’lerin 1000 yildan uzun bir zaman once buraya ulasinca isimlendirdigi gibi.

As&Re Mercimek’ten uzun beyaz buluta bakarken bildirdi. (3Haziran 2011, Matata)

Bu yazı günce, Yeni Zelanda içinde yayınlandı ve , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

1 Response to Matata’ya giderken

  1. Mehmet bayrak dedi ki:

    Mercimek gezinize ayri bir keyif katti.Bunun farkindaligi ile gormesekte cok sevdik gezen evinizi.Eeeh is konusunu da dusunmenin zamani geldi gibi.Pasifike karsi kahvaltida yaninizda olma hayaline de paha bicilmez.Butun guzellikler sizinle olsun.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s