Ruzgar gibi gecti, Xi’an

Tren yolculugu yorucu olmustu biraz. En ust yatak hem cok dardi hem gece esir olmak zorunda birakiyordu insani. Trenden en son inip soguk bir sabah ile karsilastik.
Niyetimiz once yarin icin Beijing’e donus biletini alip sonra otele cantalari atmak ve turumuza baslamakti. Ama Xi’an bize guzel bir supriz hazirlamisti.

Yarina bilet olmadigi gibi butun hafta icin de hic bilet yoktu Beijing’e. Once tam anlasamadigimizi sandik. Z-20 nolu treni soyluyor herhalde diyen As, elindeki diger tren numaralarini gostermeye calisiyor ama nafile. Basbayagi tren yok diyor abla kisisi. Kuyruktan ciktik ve biraz dusunduk ucak secenegini ya da baska bir yere gidip oradan gitme fikrini. Sonra acaba abla basindan mi savdi diye dusunerek baska kuyruga girdik ve oradan da ayni cevabi aldik. Bu sirada aklimiza ilk ablanin soylemeye calistigi ama anlasilmayan tek kelime takildi. Bu aksam? Bir 3. bankoda bu secenegi denedik, gercekten vardi. Cok kararsiz kaldik ucak secenegini arastirmak, fazladan orada kalma ihtimali, daha sonra hic bilet bulamamak gibi ihtimaller arasindan kisa olsun bizim olsun secenegini secerek aksam 7 bucukta Beijing’e tren bileti aldik. Bunye kaldirir mi? Yarin gormeyi planladigimiz yerleri es gecerek ne kadar uzulecegiz? Bugun Terracotta askerlerini gormeye gittikten sonra donuste trene yetisir miyiz? Bu sorularin hepsini gormezden gelerek gune basladik.

Su durumda otelle hic isimiz yoktu, cantalari tren emanetine teslim edip Terracotta ordusuna giden ilk otobuse kostuk. Bizi yari yolda indirdi otobus, arkadan gelen bir baskasi bizi alip goturdu. Alana ulastigimizda buyuk bir kalabalik ile karsilastik. Bilet alip alana girdik.

Once Terracotta ordusu nedir onu soyleyelim. Tam olarak amaci anlasilamamis olsa da kilden ve camurdan yapilma, 8000-10000 gercek boyutlu askerden olusan, silahli, savas duzeninde dizilmis, her biri degisik yuze, durusa ve kafaya sahip kocaman bir ordu. Yapilisi icin 2 sebep on planda. Birisi olumden sonra meleklerini (ya da oldukten sonra karsilasacagi dusmanlarini mi demeliyim) guzel bir sekilde karsilamak isteyen imparator Qin Shi Huang mezarinin 300 metre onune karsilama komitesi olarak yaptirmis. Digeri ise ordusunun gucsuz oldugu bir donemde daha kalabalikmis gibi gozukerek, caydirici olarak sehrini korudugu seklinde bir yorum. Soylediklerine gore hic bir Cin kaynaginda ne bu askerlerden bahsedilmis ne de cikan yazilardan net bir bilgi alabilmisler. Anlayacaginiz bulunca onlar da cok sasirmislar.

Gezecek 2 buyuk ve 1 kucuk havuz var. En buyuk ve ilk bulunan havuz 1974 senesinde kuyu acmaya calisan bir koylu tarafindan kazara bulununca, ortaya cikarilmis. Cok buyuk bir alan. Aslinda burasi 2000 sene evvel birileri tarafindan kesfedilmis ve soyulmus. Sonra da yakilmis. Agac tavan cokunce hersey toprak altinda kalmis ikibin sene kadar. Bulunan butun heykel askerler paramparcaymis bu nedenle ve tek tek yapistirmislar bunlari. O yuzden toplam 3000 kadar askeri toplayabilmisler gerisi halen isaretli bolgeler icinde toprak altinda. Yavas yavas devam ediliyor calismalara. Ilk havuzda 2000 kusur askeri gorebiliyorsunuz, toprak altinda 6000 daha oldugu dusunuluyor. Arka tarafta yapistirma calismalarini gorebiliyorsunuz. Atlar da var ama at arabalari yok olmus curuyerek veya yanarak. Araba tekerleklerinin fosil gibi izlerini gorebiliyorsunuz ara ara.

Ikinci havuzda rutbeli 68 askerin olusturdugu, bir cin karakteri seklindeki karargah var ’76 senesinde bulunmus. Ucuncu havuz daha cok atli, oklu ve piyadeyi rahat duzende barindiriyormus ama birsey goremedik isin asli dogru duzgun burada. Bir de diger esyalar ile beraber mezardan cikan 2 kucuk boy bronz at arabasi heykelinin bulundugu muzeyi gezdik. Heryer cok kalabalikti. Cinlilerle beraber biryerleri gezmek (degil bu ancak gezmeye calismak olabilir) cok ama cok zor. Snaki butun hayat itis kakistan ibaretmis gibi.

Mezarin oldugu bolgeye de ayrica gidiliyordu. Ama bir rehberden aldigimiz yorum mezarin bir kum tepesi altinda oldugu ve zaten icine girilemediginden etrafinda bir tur atip geri donuldugu yonundeydi. Mezarin yaninda da toplu mezar varmis, imparatorun usaklarinin gomulu oldugu ama yine anlasilmiyormus. Biraz da kalabaligin korkusundan geri donmeyi tercih ettik. Burasi sehre 1 saatlik yoldan biraz daha uzak. Olur da vasita bulamayiz diye yola ciktik, iyi ki de yapmisiz. Terra Cota askerlerinin oldugu yer aslinda kaplicalara giden minibusler icin ara durak. Gelenler hep dolugeliyor. Bir tanesine ayakta demeyip bindik. Bir saat sonra istasyonda calkalanmis bir sekilde indik.

Yeni bir uzun yol macerasi oncesi meshur Xi’an yemeklerinden tadalim istedik. Buralarda kuzu eti meshurmus. Eli yuzu duzgun bir lokantada yerel yemeklerden denedik. Ilginc olan burada da bizdeki gibi meze tabaklarinin el arabasinda sergilenerek secmece icin masaya getirilmesi idi. Cok cesitli mezeler vardi ama sallantili bir yolculuk oncesi mideye cok bilinmeyenli denklemler sokmamak gerek. Pasa pasa kuzu yahnimizi, izgaramizi ve noddlemizi yiyerek ruzgar gibi gecen Xi’ana veda ettik.

Sadece ucumuzun oldugu 4 kisilik bir kompartmanda birinci sinif seyahat ederek non-stop Beijing’e dogru yola ciktik. Bakalim sabah bizi ne suprizler bekliyor Beijing’de. Ne otel rezervasyonumuz var, ne internete ulasabildik iki gundur, ne de elimizdeki aletlerin sarji kaldi. Sabah ola hayrola.

As & Em 5subat gecesi yollardan bildirdi.

Bu yazı Çin, günce içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s