Beijing’e ulaştık

5 gündür neden yazımız yok?

basyazar hasta olduğu, editör hasta dırdırı çektiği, teknik ekip grevde olduğu, fotoğrafçı tembel cıktığı, bahar festivalinin cilvesi nedeniyle istediğimiz güne bilet bulamayınca iki gece üstüste tren yolculuğu yapmak zorunda kalmamızdan ötürü ayağımız internete değmediği, değemediği için yazı yayınlayamadık.
Beijing’e gelince kalacağımız oteli bile Bejing’e geldiğimiz sabah (6 Şubat sabahı) kahve icerken ayarladık sabahın 8’ine 10 kala.

Beijing bizi tatlı bir güneş ve anlaşması imkansız bir taksi şöförüyle karşıladı. Kalacağımız otelin telefonunu not almamış olmam başımıza dert oldu. Pinyin yazısını (Pinyin: Çince yazının okunuşunun latin harfleriyle yazılmış hali) şöförün okuyamayışıyla benim birkaç çeşit telaffuz deneyip anlayabileceği bir kelime söylemeye çalışmam pek sonuç vermedi. Kendi çapımda eğlenmiş oldum, şöför de anlamamasına rağmen hadi binin dedi, 50 paraya da anlaştı, ‘ama 50 paranızı alırım’ diyerekten. Bu esnada emre haritadan otele nasıl gideceğimizi bulmuş, pratik zekası çok düşük olan diğer örnekleriyle kıyaslamaktan kendimizi alamasak da valizi arabanın koltuğuna koymadan önce altına gazete koymuş bu çinliye otele nasıl gidebileceğini tarif etmeye çalışıyordu. Ne cesaret! :)

Sonra şöför telefonla konuşmaya başladı. Sonra telefonu bana verdi, bakakaldım! Meğer turist bilgi servisini aramış. Telefondaki kişi ingilazca konuşuyor:) Yahu kırk yıl düşünsem aklıma gelmez biri ingilizce konuşuyor diye sevineceğim, ‘niye ingilizce bilmiyor yahu’ diye kızabileceğim. niye bilsin ki halbuki, niye yani? Neyse… Biz telefondaki kişiyle anlaştık, o da şöförle anlaştı. Sonuçta otelimize gidebildik. Hayır otel de keşke çetrefilli biryerde olsa. Ah o telaffuzu tutturamayışım. Ne biliyim, bir tek hırıltılı h harfini denememiştim, meğer h harfi bu kelimede hırıl hırıl söyleniyormuş.
Otele geldik, taksiden indik. Adam tutturdu 10 para daha isterim diye. ‘Ya adam’, dedim. Türkçe ama, zaten ingilizce de anlamıyordu ki. ‘Zaten fazla para istemişsin başta da, geldiğimiz yol o kadar uzun değil, açsaydın taksimetreyi 20 para anca tutardı.’ İnsan çoğu zaman söylenirken kendi için söyleniyor bence, karşıdaki anlamıyor zaten:) Elini salladı, işaret parmağını açıp diğerlerini kapatarak, bişeler söylendi o da. Bilmiyorum artık ne söyledi. Biz de onu yaptığının aynısını yaptık emreyle. Para üstü gerektirmeyecek şekilde tam verdik parasını, gitti.

Otele girdik, bir şekilde yerleştik hemen. İki geceyi trende geçirmiş olmanın banyo yapma isteğini uzun uzun keselenip sıcak duş alarak tatmin ettik. Oturduk, oturduk, oturduk…
Akşama doğru dışarı çıktık, Pekin’e geldiğimizi hatırlayıp hatırı sayılır bir yemek yiyelim diyerek eski bir Çin restoranına gittik. Pekin ördeği yemek farzdır diyerek sarıldık menüye. Ama o da bir başka hikaye, bir başka sefer anlatılacak.

As&Em Beijing’den bildirdi…

Bu yazı Çin, günce içinde yayınlandı ve olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

6 Responses to Beijing’e ulaştık

  1. bru dedi ki:

    haha süpermiş.
    bu yazınızı çok beğendim =) boyle anekdotelar daha fazla olsun.

  2. Mustafa Tece dedi ki:

    Hayırlısıyla varmışsınız ya dilini de dininide bilmeyin varsın bu arada Türkçeyi de unutmayın yav.Beklediklerinizi bulmanız dileğiyle öpüyoruz.Geçmiş olsun aman dikkat.Atalarımızın oralara da selam.baan.

  3. Mehmet Bayrak dedi ki:

    Bes gün uzun bir süre.Lütfen tekrarı olmasın,hele de hastalıgın.sizi cok opuyorum.

  4. Timur dedi ki:

    İlahi Canberk sen adamı öldürürsün :)

  5. bru dedi ki:

    emre o pantolonu değiş artık =)
    ya da bize aynısından iki tane var de ;p

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s