Marco Polo haklidir, gercekten…

Hangzhou’da gecirdigimiz 3. gunun aksami ve keske daha fazla zaman ayirabilseymisiz buraya diyoruz. 3 gun 3 gece sadece baslangic burasi icin. Mevsimin soguk olmasindan sebep zaten yabanci turistler gelmiyor, yerli turist ise cok az. Sanki her yer bize aitmis gibi :)

Hangzhou’yu ozetlemek bize dusmez, Marco Polo abimiz zaten zamaninda ove ove bitirememis ve cennetin yer yuzundeki formu diyerek en favori sehri olarak birinci siraya koymus gezdigi sehirler arasinda.
IMG_3140
Hangzhou; ortasindan kocaman Qiantang nehri gecen, yillarca Guney Song Hanedanligi’ na baskentlik yapmis, ipek yolunun baslangici, cay, sifali otlar&koklerin bulundugu ayrica alternatif tedaviler ve ilaclar konusunda derin bilgi kaynagi ve en onemlisi Xi’Hu’yu (west lake) icinde bulunduran muhtesem bir tarihi sehirdir. Bir de budizmin hatirli tapinaklarinin yerlestigi tepelerle dolu doga alanlarina sahip.

Kendimizi 2 haftadir hic bu kadar huzurlu hissetmemistik. Bir kac kelime soyleyeyim siz hayalinizde birlestirin. Gol, pus, orman, yagmur ciseltisi, tas iscilikleri, estetik catilar, yuzlerce yilin sessizligi, kadim tapinaklar…

Eger hava 3 derece olmasa, yagmur yagmasa, etrafta kalan kar yiginlarinin sogugu olmasa, ruzgar yuzumuzu isirmasa buradan bu kadar zevk alamazdik. Sicak yuvalarini secen 7 milyar insan burada olmadigi icin sanki 1000 sene oncesindeymisiz gibi yapraklardan damlayan suyun sesini duyabiliyoruz. Ayaklarimizi soguktan, sudan koruyan botlarimizin bu topraklara kaba geldigini hissediyoruz. Sanki daha yumusak birseyler olmali ustumuzde, yururken hisirdamayan. Keske Marco Polo’nun zamaninda buralari gordugu gibi gorebilseydik. Serin bir bahar aksaminda yalnizligi hissetmek, uzun yuruyusler yapmak, elektrikli bisikletiyle gezen birileriyle karsilasmadan. Yine de sansliyiz. Bunun var olabilecegini dusundurecek kadar yaklastik Xi’hu ‘nun ozune.

Burada gormeye deger bir suru tapinak var. Kutsal emanetlerin ve yadigarlarin saklandigi, altinda gecmis buddhalarin ruhlari ile kemiklerini barindiran onemli Pagodalar var. Budizmin en onemli Pagodalarindan 2-3 tanesi buradaymis. Bir tanesine ciktik, golu ve tepeleri buradan izlemek cok farkliydi. Aslinda ciktigimiz 1904 de yikilmis, bu ciktigimizi 2000’li yillarda orjinalinin ustune insa etmisler. Ilginc olan yikilan altta duruyor, ustune bir platform yaparak oyle dikmisler 50 m Pagodayi.

Gol uzerinde 2 kucuk 1 buyuk ada var. Onlara sandal ya da tekneler ile gitmek mumkun.
Biz dun butun golun etrafini 5-6 saatte falan yuruyerek dolandik. Golu her yonden gordukten sonra bir de Pagodanin tepesinden bakmak iyice sarhos etti bizi. Balikli havuzu, ay isigi seyir terasini, Yue Fei tapinagini, eski gecici sarayi ziyaret ettik, bir suru koprunun uzerinden gectik. Marco Polo heykelinin onunde resim cekildik. Aksam donunce de camasir yikadik.

Bugun de Ling Ying tapinagi ve kayalara oyulmus yuzlerce irili ufakli buddha heykellerinin oldugu flying afar tepesini (uzaklara ucmak ya da ucus tepesi) barindiran doga parkina gittik. Huzur doldu icimize, emyesil doga ile tertemiz kaynaklardan gelen suyun butun fona hakim oldugu tas yollardan yururken. Tapinaklar aralarda gizli gizli. Gerci Ling Yin tapinagi cok da gizlenmis sayilmaz, en buyuk bir kac tapinaktan birisi cunku. Buraya girmek icin tekrar para vermek gerekiyor ne yazik ki. Zaten park alanina girerken 45 para vermistik, 30 parada buraya vererek Ling Yin Tapinagi’ni  da gormeden gecmedik.

Icerde gelmis gecmis butun Buddhalarin heykellerinin oldugu kocaman bir salon var.  Binalardan biri sadece bu salondan obaret. 500 kadar heykel, her birinin degisik bir durusu, elinde kafasinda omzunda degisik bir nesnesi var. Kimisi bir hayvanin omzunda oturuyor, kimisi bir tahtta kimisi iskemlede. Yuz ifadeleri hepsinin degisik. As’in fark ettigi sey tek ortak noktalarinin kulaklarinin ayni olmasi idi.
Sonra bir de 26 metrelik devasa bir oturan buddha var bir baska binada. Tepenin eteklerinden yamaclara dogru devam ediyor devasa tapinak, birden fazla binanin avlularla merdivenlerle  birbirine baglanacagi sekilde hayal edin manastiri. Baska buyuk Buddha heykelleri de gorduk buralardaki diger binalarda.
Her tarafini gezdikten sonra yemegimizi Ling Yin’ in lokantasinda yedik. Hem ucuz hem leziz hem de oksuz doyuran cinstendi noddlelarimiz. As ilk defa tabagindaki yemegi bitirdi, gunlerdir acmis meger. Yemek esnasinda bir ciftle sohbet ettik, bize hem noddle’in hem bolgenin guzelliginden bahsettiler. Tapinak kapanirken en son kalanlar olarak oradan ayrilirken kendimizi okul dagilmis da bir suru rahip ortalikta kosturuyormus gibi hissettik. Gunduz etrafta hic rahip yoktu, demek ki insanlar 5,de cikana kadar topluca bir yerde bekliyorlar.
Sohbet ettigimiz cifte flying afar tepesi’ne cikmanin yolunu soruyorduk ki bizimle birlikte yukari cikabileceklerini soylerek hemen gruba katilip liderligi aldilar :). Tepeye cikan yol tastan basamaklar seklindeydi. Orumcek agi gibi her yonden gelip kesisip her yone gidiyordu tas patikalar ya da merdivenler. Karli agaclarin arasindan 15 dakikada zirveye ulastik. Hatira fotografi cektirirken tepenin hikayesini anlattilar yeni arkadaslarimiz. Hikaye odur ki, tepe bir gun Hindistan’dan ucarak gelmis ve pit diye oraya konmus. Hindistan’dan geldigi icin cok onemli sayiliyormus. Cok guclu ve onemli bir rahip tepe bir daha ucup gitmesin diye tepenin altindaki magaralardaki kayalara ve duvarlara yuzlerce irili ufakli Buddha ve Arhatlarin heykellerini yapmis. Hakkaten de tepenin alti cok ilginc tunellere ve magaralara sahip tabi cok azina girebiliyorsunuz.
Yagmur hafiften ciseledi butun gun. Son otobuse nereye gittigini umursamadan bindik, cunku o kadar gec ayrildik ki parktan ortalikta hic kimse kalmamisti, kapali kapilari kendimiz acip ciktik, sonra da arkamizdan geri kapadik. Kalkacak gibi duran istasyondaki son otobuse kosarak bindik. O kadar sansliydik ki otobus aksam gidip de yurumek istedigimiz Song Hanedanligi tarihi ticaret yolunun (Zongshan Road) hemen yanindan gecti yarim saat kadar sonra. Etrafi taniyinca hemen atladik. Biraz da bu tarihi yolda gezindikten ve 2 cesit cay aldiktan sonra donmus bir sekilde kaldigimiz yere donduk.

Dun camasir yikayarak odamizin ortasina gerdigimiz ipe asmistik. Donunce onlari katlayip cantalarimizi bir sonraki yolculuga hazirladik. Dus da aldiktan sonra iyice mayistik. Kendimizi odullendirerek birer soguk budweisser ictik ve muhtesem 2 gunu sonlandirmis olduk.

Yarin Shanghai yolcusuyuz, ilk defa “keske burda daha fazla kalsak” istegiyle ayriliyoruz biryerden. Gitmeden once sunu soylemek isteriz: kalabaliga aldirmiyorsaniz baharlarda; sessizlik, romantizm ve huzur ariyorsaniz aralik sonu buralar kar altindayken mutlaka 1 haftaligina Hangzhou ya gelmeli, gol yaninda muhtesem hostel Mingtown YH da kalarak buralarin tadini cikarmalisiniz, hangi yas grubunda oldugunuz farketmeksizin.

As&Em guzellikler sehri Hangzhou’dan bildirdi.

Bu yazı Çin, günce içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

6 Responses to Marco Polo haklidir, gercekten…

  1. Mustafa Tece dedi ki:

    Hadi gözünüz aydın darısı bize sizin dönüşünüze kim bilir yarın..ya da sizgeziyi bitirince Allah yardımcınız olsun öpüyoruz.

  2. Mehmet bayrak dedi ki:

    Golu ve cevresini o kadar guzel ifade etmissiniz ki gormus kadar oldum. Sizinle birlikte orada raki icmek nasip olur insallah.

  3. Nida Leventoğlu Yalabık dedi ki:

    Önce fotoğrafa baktım, sonra okumaya başladım, gittim geldim yani :)
    Hayal gücüm genişledi sayenizde yahu :))

  4. Doğan YALABIK dedi ki:

    ben de istereeem : )))

  5. filiz güneş dedi ki:

    Amma imrendim size :))Sayenizde gezmiş kadar oluyoruz buda bir şey tabii iyi yolculuklar canlarım.Takipteyim:)))

  6. Yelda Erdogan dedi ki:

    Yarın geliyoz, bekleyin :)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s