Cok uzun bir gunun ardindan ayaklarimizin yorgunlugunu atmak,sirtimizin agrisini dindirmek, burnumuzun kirilan diregini onarmak ve biraz internet bulmak umuduyla tekrar bir alisveris merkezine attik kendimizi. Odada oturup zaman gecirmeyi istemedigimiz gibi, yorgunluktan dolasma istegimiz de kalmiyor haliyle aksamdan sonraya. Belki bir kahveyle ya da sadece oturarak starbucks’in rahat koltuklarini degerlendiriyoruz.
Neyse bugunumuzu bir gozden gecirirsek, sabah 9da kosarak uzaklastigimiz chungking mensiondan yeni yerimize gectik. Oglen odayi verebileceklerini soyledikleri icin cantalari hostelin koridoruna birakarak kendimizi sokaga attik. Ilk hedef seyahat saglik departmani. Gunlerdir pesinde oldugumuz Japanese encephalitis asisi konusunu buradaki yetkilinin tavsiyesiyle Cin’e erteliyoruz.
Oradan ciktiktan sonra once kahvalti icin biraz etrafta dolandik, uygun yer bulamayinca 7elevendan ufak tefek birseyler aldik ucuz yollu. Sonra metro ile Sik Sik Yuen / Wong Tai Sin Temple’a gittik.
Wong Tai Sin Tapınağı
Burasi Hong Kong’un en unlu tapinaklari arasinda cunku uc dinin egitimi de veriliyormus burada. Budizm, Taoizm ve Konfucyonizm. Cin yeni yili yaklastigi icin su siralar ortalik kesmekes, tapinak dolup dolup tasiyordu.
Ilginc bir suru heykel, tasvir ya da sutun suslu puslu halleriyle baya akil karistiriyordu.
En ilginci cin yillarinin heykelleri idi. Ust tapinak binasi onundeki alana dizilmisler, bir insandan neredeyse iki misli buyukler, duruslari birbirinden farkli, ellerinde herbirinin farkli nesneler ve bakislari, yuzlerindeki ifade tarzlarini yansitiyor. Bu yil tavsan yili olacak ve hummali bir calismayla hazirlaniyorlar yeni yili karsilamaya.
Tapinaga gelen herkesin elinde tutsuler, 5er 10ar yakiyorlar, ellerinde bir avuc tutsuyu havaya kaldırıp ileri geri sallanarak dua oldugunu dusundugumuz birseyler mirildaniyorlar. Ortalik duman alti, her anit ya da heykelin onundeki tutsuluklere koyuyorlar ama her 2-3 dakikada bir gorevliler tutsuleri bir avucta alip suya daldiriyor sonra cope atiyor.
Her yer onlarca cop torbasi ve cop torbalari da tutsu dolu, hatta bazi yerlerde kolaya kacmislar, cok tutsu takilan yerlerin yanina bildigin tekerlekli cop konteyniri getirmisler, ona ativeriyorlar, dolunca goturuyorlar.
Bir de en ust bolumdeki tapinagin onundeki alanin ortasini sunak alani olarak cevirmisler. Sunak ama nasil bir sunak! Insanlar yere comelip, yanlarinda getirdikleri yemekleri yerlere koyuyorlar. Yanlarinda da oyle az buz sey getirmemisler, krallara layik. Yekpare tutsulenmis domuz, kafasi-ayagi herseyi ustunde haslanmis tavuk, yine herseyiyle firinlanmis gibi gozuken ordek, envai cesit meyve, ickiler ve daha neler neler. Hemen olduklari yere gazete seriveriyorlar, ustune 2 dakikada cilingiri aciyorlar, dua ediyorlar, iceceklerden ufak bardaklarda hayali servis yapiyorlar 3-4 kisilik; sonra herseyi toparlayip gidiyorlar. Tamami 7-8 dakika.
Tapinagin arkasinda bir de ufak park var, icinde dinlendik biraz.
Hong Kong adası
Sonra Hong Kong adasina dogru yola ciktik. Hedefimiz ogleden sonra isik daha iyiyken Victoria Peak dedikleri, 580 metre yukseklikteki kartalyuvasina gitmekti. Oradan Kowloon, Hong Kong ve adanin diger yuzu tamamiyle goruluyormus. (Hong Kong diye bildiğimiz yer bu adalar topluluğunun sadece bir adası aslında ya hani…)
Hong Kong adasi tam bir karmasa. Insan kendini cok kucuk hissediyor.
New York da boyle olsa gerek. Kocaman gokdelenler arasinda durmadan akan ya da akmayan trafik esliginde kalabalikla birlikte surukleniyorsun. Yine bir noddle girisimimiz oldu. ikinci kez hayal kirikligi. Neden sebep bu kadar kokulu oluyor bu yemek?
Gokdelenler arasinda biraz dolandiktan sonra Peak Tram’a gittik ve zirveye biletimizi aldik. Biraz mazisini okuduk. 1881’de bu tramvay yapilmadan evvel Cinliler tahteravanlarla tasiyorlarmis zenginleri yukari.
En yukarida hatirli birinin evi varmis, sanirim yonetimin otoritesi. Tepeden manzaraya biraz bakindik, sis gibi pus gibi birsey vardi gokyuzunde, cok da net gozukmuyordu sehir ama duyguyu verecek kadar anlasiliyordu.
Hong Kong demek coook yuksek coook sayida bina, birkac parcadan olusan adalar toplulugu, irili ufakli alisveris mekani, kosebaslarinda dayanilmaz bir haslama ve kizartma kokusu demekti bizim icin. Miktari hic eksilmeyen kalabaligi da unutmamak lazim.
Donusu yuruyerek eski yoldan yapmaya karar verdik. Once pek emin olamadik. Eski yol diye tarif edilen girdigimiz yol, ileride dar bir araba yoluna birlesti. Bir sure oradan yuruduk kaldirimi bile yokken (tabi ortalikta araba falan yok, yoldaki seritlerden anlasiliyor. 3-5 kere aracla karsilastik.) Tam endiselenmeye baslayacaktik “acaba yanlis bir yere mi saptik da uzun yoldan butun tepeyi inmek zorunda mi kalacagiz” diye, bir yolun parka daldigini gorduk. Ustelik “tropic orman yolu” tabelasi cakilmisti 10 metrelik mesafeden sonra ve biz kendimizi her zaman yesil kalan 20ye yakin tropik agac turunun bulundugu, civil civil kus sessleriyle tropik bir ormanda bulduk. Toplamda 1-1bck saat yuruyerek merkeze vardik.
Hostele erkenden ugrayalim istedik anahtarimizi almak icin. Admiralty istasyonundan metro’ya binip hostele donduk ama denizden gecerek iki adayi birlestiren bu hattin kalabaliginin yarattigi saskinligi ancak kosebasindaki kizartmacinin muhtesem kokusuyla ustumuzden atabildik.
Bir istasyon dusunun ki tika basa dolu olsun, biz bu kalabaligin ortalarinda olalim ve ancak 4. gelen metroya binebilelim! Daha ilginci ise butun bu kalabaligin inci gibi sirali oldugunu dusunun :). Ne nezaket! inci gibi sirali ama inerken binerken itekaka…
Hostel bolgesine geldigimizde gozlerimize inanamadik, bu nasil bir kalabalik. insanlar sel olmus, amacsizca oraya buraya akiyorlar. Odanin anahtarini alip herseyden emin olduktan sonra kendimizi dinlence icin suan oturdugumuz bu koltuklara teslim ettik.
Hong Kong’da gercek anlamda gecirilen 2. gunumuz de boyleydi. Devamini gorecegiz. Galiba odamizda internet yok, ustelik starbuckslarda da garip bir internet uygulamasi var daha tam cozemedik. Bakalim bu yaziyi nereden gonderebilecegiz.
asli & emre 19/01 @hong kong
Her sabah işe geldiğimde acaba bizim çocuklar bgn ne yapmışlar diye sabırsızlıkla siteyi açıyorum:) Sabah kahvemi yudumlarken heyecanla yazdıklarınızı okuyorum. Sizi çok seviyorum ! ;)
Victoria Peak miktorya peak değilde,
Victoria’s Secret fln olsa iyiydi =)
ee ne zaman dönüyosunuz hadi !?
(sağ elimle sol kolumdaki saatimi gösteriyorum, kaşgöz ediyorum=)
Ben bu yazidan sunu anliyorum Hong Kong’u listeden cikariyoruz…
aynen özgenin dediği gibi bizim de ofiste bir alışkanlık oldu. ilk iş naaptılar bugün diye bakınıyoruz. bugün merak ettiğimiz mevzu ise çilingiri açtıktan sonra sağında solundaki adamlara da ikram ediyorlarmı? etmiyolarsa kimse bunlara paylaşmayı öğretmemiş mi dicem. o kadar kalabalıkla neyi paylaşacaksın gerçi.
takipteyiz. Kafamda acayip şeyler canlandırdım okurken. Tasvirler süper ama sonuna bir de foto ekleseniz super olacak
Yapacaklarınızı bu denli takip edebileceğimi hiç düşünmemiştim.sakın bozmayınız.sizi çok öpüyorum.
İlk günler güzel gitmiş anlaşılan. Heyecanlı heyecanlı yazılar yazılmış. Sizin adınıza çok sevindim. Size gitmeden bir tavsiyem olmuştu, her gün bilgisayara olmasa da bir yere birkaç cümle çiziktirin diye. Aklıma bir şey daha geldi. Gezdiğinizi yerleri yazarken hissettiklerinizi de yazın. Yazılar daha güzel olacaktır. Başta zor gelebilir fakat bir süre sonra alışırsınız.
Tanrı yolunuzu hep açık tutsun!
Yahu bol resim olsa ne de güzel gole tamamlanacak bu asistler :D
Sizin klip var ya, onu cep telefonundan gosteremiyorum ese, dosta, dusmana :(
Siteyi gosterebiliyorum :) Facebook baglantisi da yapsaydiniz.
Hiicc mutlu edilemiyomus gibi hissettim kendimi arka arkaya negatif cumleler kurunca.
Sizi seviyoz ve ozluyoz. Dun misir paketi acti Yavuz, Tece Bayrak ailesinin sevdiginden deyip huzunlendik…
arkadaşlar yazılarınız süper, bi de deli gibi kalabalık yazınca hemen o kalabalağın fotosunu koysanız altına noodle beklediğimiz gibi çıkmadı diyince o noodle’ın fotosunu koysanız biz de fotoları görünce sizinle beraber geziyomuş gibi olsak “evet evet ben de hiç beğenmedim noodle’ı falan desek” işte süperin bir üstü neyse o hale gelecek yazılarınız…
Ben de fotoğrafalar görmeyi umuyorum.
İyi dileklerimle