Hong Kong’daki son gunumuzde asil ziyaret edilmesi gereken, hatta trekking turlari icin ayrica zaman ayrilmasi gereken yer olan Lantau adasini ziyaret edecegiz.
Dun 1 saat bilet kuyrugunda bekledikten sonra alabildigimiz Guangzhou treni sabah 8:18’de. Bugun tam gun gezinti yapip gece toparlanacagiz.

Lantau adasi Hong Kong adalarinin en bakir kalmislarindan ve en buyugu. Adaya kadar metro sistemi var. Gorulmesi gereken yerler Ngong Ping budist kasabasi, Po Lin tapinagi ve oradaki Tian Tan buyuk Buddha heykeli, Tai O yerel balikci kasabasi, Mui Wo tatil beldesi (Hong Kong adasina buradan star ferry var heybeliada motorlari gibi) ve manzarali teleferik. Aslinda bir de Disneyland var ama ilgimizi cekmediginden gitmedik, ona ayri bir tam gun ayirmak gerekir.

Adanin en buyuk yerlesimi Tung Chung’a kadar metro ile 16 paraya gittik (not: yol paralarini kisi basi soylemeye karar verdik). Oradan gunluk sinirsiz otobus bileti ya da 1 gidis teleferik dahil seceneklerinden 98 paraya teleferikli olani sectik, asiri kazik olmasina ragmen.
Teleferik cok basarili, 6 km kadar uzun, daglardan, denizlerden asarak adanin gobegindeki budist tapinaga ulasiyor.
Manzara muhtesem, ara ara trekking patikalari gorunuyor. Pek agaclik degil yuksekler.

Ngong Ping 500’lu metrelerde. Hong Kong’un en yuksek yerinin 700 metrelerde oldugunu dusunursek fena degil.
Tam gobegine, en ulasilmaz yerde konuslanmis bu budist kasabasi, ama teknolojinin elinden kurtulamamis. Olay bitmis coktan, turizm mekani olmus ortam. O kadar para verip geliyorsun ama buradaki aktiviteler dahil degil. ‘Monkey tale’ gosterisi ve ‘walking with buddha’ anlatimi 36sar para, big buddhanin altindaki muze 23 para, yemekli olursa 70 para. Fragmanini gordugumuz ve fiyat bolu performans oranini mantikli bulmadigimiz icin monkey ve buddha odalarina girmedik.

Kasabanin ortasinda Bo Tree (govde agaci, tree of Awakening-uyanis agaci) bulunmakta.

Siddhartha yillarca altinda meditasyon yaparak, “kimim ben ve neden buradayim?” sorularinin cevabini aramis ve aydinlanmayi yasayarak, Buddha olmus burada. Uyanis agacini temsilen betondan agac yapip ustune plastikten yapraklar koymuslar, gercekten agaca benziyor govdesi dallari, yakindan bakmadiginiz surece :).

Hemen ilerideki buyuk buddha heykeline yururken aydinlanma yolundan geciliyor.

Kocaman suslu bir kapidan girip devam edince yolun saginda solunda 12 Divine General’in heykelleri var. Hepsinin kafasindaki kaskta ilgili ay yili hayvaninin kafasi ve ellerinde degisik savas aletleri var; kilic, gurz, ok gibi.
Yolun sonunda buyuk bir cember alan, solen meydani gibi, onlarca renkli bayrak dalgalaniyor. Buddhayi bulundugu tepenin dibinden yuzlerce basamagin altindan butun ihtisamiyla goruyoruz.
10yuz1000milyon merdiveni tirmanip yanina cikinca ruzgardan usumeye basladik hemen. Asagisi da cok ruzgarliydi ama burasi iyice kopmus.

Buddha’nin iki yaninda 3er tane comelmis abla heykeli ellerindeki, 6 farkli temadaki nesneleri sunuyor. Kase, surahi, hazine, meyve, ates, cicek; eger yanlis anlamadiysak. Manzara da guzeldi bu noktadan.

Asagiya inerek Po Lin tapinagini ziyaret ettik. Bunu da yeniden betondan yapmislar hatta arkasindaki buyuk barinma binasi daha insaat halinde.

Ondeki sunakli budist tapinagi o kadar orjinal gorunuyor ki etkileniyorsunuz. Sonra arkadaki beton insaatin da buna donusecegi fikri biraz tadini kaciriyor. Kocaman bir tabelada turuncu rahiplerle siyah takimli belediye baskani kilikli tiplerin kurekle temel atma resimleri var. Yine de cok guzel.
Kasabada starbucks ve subway var, inanilir gibi degil. Tai O’ya giden 21 numarali otobusu starbucksda gunluk beles 20 dakikalik internetimizi kullanarak bekledik.

Tai O, dere agzina kurulmus, venedik gibi biraz kara parcasi biraz kaziklar uzerine oturtulmus bitisik kulubelerden olusuyor. Ama buyuk bolumu kaziklar ustunde sanirim.

Denizden cikan her seyi kurutmuslar gordugumuz kadariyla. Kuru midye, balik, ahtapot, kalamar ve ne oldugunu anlamadigimiz bir suru biseler… Herbiri ayri bi fena kokuyor. Insanlar pazarda asili olan herseyden aliyorlar. Cok yenebilir gelmese de ama aroma versin diye noddle corbalarina attiklarina tanik olduk.
Legenlerde canli baliklar var cesit cesit. En cok muren bizi sasirtti, canli satiyorlar hem de. Tehlikeli bir balik diye biliyoruz biz kendisini ama neyse. Burayi dolastik 1 saat kadar, aralarda derelerde. Bolgenin bir ucundaki tapinaga gittik ama diger ucundaki shaolin tapinagina gitmedik, cok bir cakma geldi turistik kaygili. Donup Mui Wo otobusune yetismek istedik onun yerine cunku bir sonrakine 1 saatten fazla zaman vardi.

Mui Wo mutevazi bir tatil beldesi gibi, sanki ogretmen-emekli mekanlari gibi turkiyedeki, Erdek mesela. Biraz rihtimda dikilip etrafi inceleyip 6daki feribotla ana adaya 1 saatte donduk. Hong Kong’un en yuksek binasinin altindaki AVM de biraz gezinip tekrar star ferry ile ana karaya kowloon’a gectik. Ilk defa Mc yedik, cunku 6. gun olmasina ragmen gercekten doyarak istahla yemek yiyecek bir yer bulamamistik ve bu yorgunlukla aranip yeni bir husranla karsilasacak dermanimiz yoktu.

Donup normalde 4 gece icin anlastigimiz misafirhaneye ertesi gun yani 3 gece sonunda ayrilacagimizi anlatmak ve bizden para istemelerine engel olmak cok zor olmadi ne sevindirici ki. Toparlanip, gece yarisina kadar bir gelecekteki adimlari tartisip, ayarlayip yattik. Yarin bizi coook uzun bir gun bekliyor.

As&Em Hong Kong’dan son kez bildirdi, simdi hedef Cin. (21 Ocak 2011)