Bu birim hukumet binasi icerisinde (303 numarali bina) (Cheung Sha Wan road, 303. Sham Shui Po mtr istasyonuna daha yakin). Randevuyla hasta kabul ediyor olmasina ragmen seyahat edenlere kapisi her zaman acik.
Istanbul’da bu birimin karsiligi olan Seyahat Saglığı Danışma Merkezi, Havalimani binasi dahilindeydi. Aynı zamanda Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’ne bagliydi. Dolayısıyla Hong Kong Havalimani’na ulaştığımızda ilk işimiz Seyahat Sagligi Danisma Merkezi’nin buradakı karşılığını aramak olmuştu fakat pek de başarılı olamamıştık. Havalimanı binasının kliniğindeki hemşire saglık bakanlığına gitmemiz gerektiğini söyleyip, bir telefon numarası yazıp, bizi bir hayli kaygılandırmıştı. Malum bizim genel alışkanlığımız bu gibi kurumların ulasılabilir olmaması yönünde, hele de telefonla ulaşma ihtimali aklımızın ucundan geçmez. Bir de dilinden hiçbirsey anlamadığımız, karşılıklı ingilizce konuşurken bile yanlış anlaşabildiğimiz bir yerde olduğumuz gerçeğiyle birleşince daha da kaygı verici.
Neyse ki bu noktada Doris devreye girdi. Doris aslında bir Çinli, ilk iki gün 26. katta kaldığımız Haydarpaşa manzaralı otelde (hani şu saklandığımız:)) resepsiyon görevlisiydi. Adı Doris çünkü Çinliler yabancılarla iletişim için kendilerine Amerikan isimleri seçiyorlarmış. Neyse efenim, Doris sağolsun, gerekli tüm telefon görüşmelerini bizim adımıza gerçekleştirip, mevzubahis birimin adresini öğrendi. Ama ne yazık ki aşı olmamızı sağlayacak bir sonuca varamadı. En azından adresi tutuşturdu elimize. Biz de sorularımızı yüzyüze sorabilmek için bu adrese yollandık. Cheung Sha Wan road, 303. , Sham Shui Po metro istasyonuna daha yakin, metronun C1 çıkışından çıkılınca bulmak daha kolay oluyor.
303 numaralı hükümet binasının ilk katına çıkınca Hong Kong Travel Health Service’in girişinde buluyorsunuz kendinizi ama bunu anlamıyorsunuz. Biraz kamufle etmişler kendilerini. Minimini yazıyor minik bir tabelada.
İçeriye dalınca bizi bir hemsire karsıladı, uzun uzun derdimizi dinledikten sonra benim ısrarıma dayanamayıp randevumuz olmadigi halde doktorla görüstürdü. Anlaşamadığımız konu ise onun sizin buna gerçekten ihtiyacınız var mı diye ısrar etmesi, benim ise Çin’den sonraki güzergahımız nedeniyle bu aşıyı olabileceğmiz en güvenli yerin Çin olduğu konusundaki ısrarımdı. Ama tabi bilmediğim önemli birşey vardı, onuda sağolsun konustuğumuz doktor açıkladı.
Ögrendigimizi kısaca özetlersek; Japanese encephalitis için Hong Kong da halen 50 sene önceki aşı kullanılıyormuş ve senede en çok 4-5 vaka görülüyormuş. Bu aşı ölü virüsten yapilma olduğu gibi yan etkileri de olabilen, etkisi daha dusuk ve 0. 7. 28. gün olarak 3 adımda uygulanan bir aşıymış. Japonya’dan ithal ediliyormuş ama Japonlar bile artık kullanmıyorlarmış, kullanmadıkları gibi üretmiyorlarmış da. Sonra Çinliler başka bir aşı üretmişler. Type-b encephalitis dedikleri, tek doz uygulanan ve pek yan etkisi olmadığı gibi başarısı da oldukça yüksek bir canlı virüs aşısıymış. Butun Çin son yillarda çocuklarda dahi bunu uyguluyormuş ve vakka sayisi tepe taklak olmus. Neticede doktor bize kendisinin katıla katıla güldüğü espriler yaptı ve derdimizi cinde de rahatca anlatabilecegimiz aşının adını yazan Çince bir kağıt verdi. Çin’e giriş yaptıktan sonra ilk büyük şehirde hastaneye koşup sormak üzere, güler yğzğyle bizi postaladı. Bu konuyu da boylece bir sonraki denemeye kadar halletmiş olduk.
E karşınızda bir muhattap bulabilmiş olmanız çok güzel bir şey :)