Dunedin

Kaldigimiz bu sehri pek sevdik. Once sessiz gelmisti ama ogrendik ki sehri canli tutan universite tatildeymis ve ogrenciler dagilmis meger. Okul bu hafta acilinca sehre donen insanlar bir anda dolduruverdi sokaklari. Can geldi, nese geldi sehre. Gorduk ki o kadar sessiz sedasiz degilmis aslinda.

Nufus az, olanaklar fazla
Ufacik sehir, 100bini ancak geciyor nufus. Bizim icin ilce nufusu bu belki ama kapsami karsilastirdiginda buyuk sehir ayarinda. Aradigin her ne ise genis bir kalite yelpazesinde bulabiliyorsun. Bizim 100binlik ilceleri ve hatta bazi ufak kalmis illerimizi dusunuyorum da ozel ihtiyaclarini en yakindaki (diger) buyuk sehirde karsilamak zorunda kaliyor insanlar, bazen yakindaki buyuk sehir bile yeterli olmuyor da Istanbul Ankara yollarina dusuyorlar.

Kiskanarak goruyorum ki burda her turlu nimetinden faydalandigimiz halk kutuphanesinin benzerini 16 milyonluk Istanbul’da bile hatirlamiyorum, 1-2 universite kutuphanesini saymazsak. Umarim benim cahilligimdir. Halka ait olarak bildiklerimde de olum sessizligi vardi. Ssssstt!!.
Cocuklara gore bir yer degil mesela, 2 dakikadan fazla sessiz kalamazlarsa dogruca kapi onune.

Burda ise insanlarin bulusma ve paylasma yeri gibi. Cocuklara oyun kosesi ve video odasi var. Dort katli binanin her kati degisik bir amaca hitap ederken, kocaman bilgisayar odasiyla da imkani olmayanlara internet sunmuslar. Insanlarin birbirini rahatsiz etmeden kutuphaneden tam performans faydalanma kabiliyetleri var. Ama dogru, biz zaten kitabin iyi yananini seviyoruz, kutuphaneden sogutmak ise bir diger teknigimiz. Yine uzuldum bak kulturden ve bilimden kosarak uzaklastigimizi hatirlayinca.

Sahaflarda kitap bakmak ayri bir zevk. On taneden fazla var su kadarcik sehre yayilmis. 3-5$ gibi bir paraya birkac defa okunmus pek meshur veya kiymetli bir kitabi alabilir, isiniz bitince de yine 3$’a geri satabilirsiniz. Persembe-cuma-cumartesi sehrin olcegine karsi koyarcasina cogalmis barlardan birinde canli muzik dinleyebilir, eglenebilir, cosabilirsiniz. Wall Street diye anilan pasajda ya da Meridian pasajinda alisveris kasintinizi giderebilirsiniz. Dua etmek isteyenler icin de cok sayida antik kilise mevcut. Ya da uc metrekare alanda 3 tane olan sinemalardan birinde guzel bir film izleyebilirsiniz, sali gunleri halk gunu :). Gelecek ay bir de film festivali var bir ay surecek, sinema meraklilarina; Nuri Bilge Ceylan’dan da bir film gorduk listede haberiniz olsun. Top oynamak isteyene futbol sahasinin, spor yapmak isteyene spor merkezinin, yuzmek istiyorum diyene de olimpik yuzme havuzunun yerini tarif edebiliriz. Ya da okuyan adamlarsiniz canim, internetten bakiverin :).

Burda yasayan Turkler
Bu sehre geldigimizden beri bir cok Turk arkadas edindik. Aslinda NZ’de bolca turk geleneksel yemekleri veya kebapci dukkani gormustuk. Ama Turk mudur isleten ya da girsek ne diyecegiz ki, belki boyle misafirlerden bikmislardir bizi hos karsilamazlar endiseyle rahatsiz etmiyorduk kimseyi. Ilk defa Chris’in onerisiyle Mosgiel’de bir kebabciya girmistik. Araci bozuldugunda daha sormadan yardim eli uzatmis dukkanin sahibi Murat Abi, iyi insanlar diye ekliyor dostumuz. Beraber ugradigimizda bize de sicak bir karsilama sundular. Bir kac hafta sonra da As ile guney Dunedin’de guzel insan Sinan Abi’nin dukkanina girdik. Sanki ailemizden birilerinin yanina gelmisiz gibi bir sicaklikla karsilandik. Sonra da bir gunde genisledi ailemiz. 68 kusagi Asil Abimiz, dostluklari kaba sigmayan Kemal ve Bulent Abiler, aileleri, eski yamac tandemcisi Yilmaz Abi, Ali abi derken carsiya ciktik mi selamlastigimiz bir suru dostumuz oldu bir anda.

Soguk desem…
Soguklardan dem vurup pek gezemedigimizi soyluyoruz malum. Sehir merkezinde dolasirken arabayla cikmiyoruz pek, her yere yuruyerek gidiyoruz. Saatler bile surse, yurumek yine de cok guzel.
Arabayla 5 dakikada sehrin hengamesinden cikip yemyesil tepelere veya okyanus dalgali kumsallara ulasmak mumkun. Elinin altinda boyle doga harikalari oldugunu bilmek cok rahatlatici. Soguga ragmen yine de Albatros veya penguen gorebilme umuduyla biryerlere gidiyoruz. Foka rastlamak sokakta kedi gormek gibi oldu. Sehrin bir ucundan baslayan muhtesem doga harikasi Otago yarimadasina 2-3 kez gittik. Sanki bir bahar havasiymiscasina gunes actiginda kendimiz disari atip bisikletlerimizin olmayisina hayiflandik.
Sonra bu parlak gunesin intikamini alircasina kapayan havaya, dolu kivaminda yagan kara hayret ettik.
Meger senelerdir yagmiyormus kar, kimse aliskin degil karli yollarda araba kullanmaya. 3-4 gun disimizi sizlatacak kivamda soguk yapti, yagmasi ayri, yerden kalkmasi ayri dondurdu. Normalde bu donemde hava cogu gun kapali olurmus buralarda. Bu yil tam tersine bol gunesli gidiyor diye pek memnun herkes soguk olsa da, 3-4 gunluk kar yagisini takmadilar bile kafalarina.

Rugby
Rugby Yeni Zelanda’nin milli sporu. Burda futbol denince anlasilan sey rugby. Sporun temel durus ve hareketlerinin Maori savas ya da dans hareketleriyle benzestigi dusunuluyor. Her rugby oyunundan once NZ’nin milli takimi All Blacks Haka dansi yapiyor. Bunlari neden anlatiyorum? 2011 Rugby dunya kupasinin NZ’de yapilacagini hatirlatacagim da ondan. En onemli maclardan bazilari Dunedin’e dusmus. Dort haftada 4 mac olacakmis. Uc tanesi Ingiltere’nin bir tanesi Irlanda’nin. Rakiplere dikkat etmedim, bu takimlarin taskin taraftarlari oldugunu bildigimden aklimda kalmis. Nufus ikiye uce katlanacak deniyor kupa zamani. Kocaman bir stadyum yapmislar sehrin kosesine, heryerden gorunuyor neredeyse. Altyapi, caddeler, dukkanlar hepsi hazirlaniyor.

Kuzey Dunedin ve Otago Yarimadasi (solda stadyum goruluyor, su ortadaki buyuk bina degil yanlis olmasin :) )

Oktagon
Sehrin kalbine “Octagon” deniyor. Adi ustunde sekizgen bir meydan. Bir kenarina belediye binasi kurulmus. Diger kenarlar ise bolca restoran, bar, sinema ve dukkanlar ile dolu. Cuma ve cumartesi geceleri sabahlara kadar dolup tasiyor meydan. Meydanin ortasindan gecen cadde en meshur cadde ve sehrin bir ucundan diger ucuna dogru uzaniyor. Bagdat caddesi gibi, alakali alakasiz bir suru dukkan, volta atan insanlar ve gereken butun kurumlar bu caddede. Caesar 3 oyununda yaptigim gibi herkes herseyden rahatca faydalansin diye butun hersey tek cadde uzerinde.

Cadde boyunca her turlu muzisyeni dinlemek mumkun. Gectigimiz cuma beni bile dinlemek mumkundu ornegin, girgirina gitari kapip ben de inmistim meydana. Attim sapkayi yere, bir dokturmusum ki hemen bozukluk doldu sapka. Sonra onunde dikildigim yerin bodyguard’i kovalayinca fark ettim ki meger butun uygun yerlere birer gitarli dikilmis, ben yanlis koseyi secmisim. Uzadim hemen ordan kimsenin canini skmamak icin.

Ufak bir sehir ama milyonluk buyuk sehirlerin en guzel yerlerini bir araya toplayip konsantre bir sehir olusturmuslar. Bu sehri sevdik, bu sehirde sevildik.

As & Re dunya uzerinde simdiye kadar ayak bastiklari en guney paralelden bildirdi. (28 Temmuz 2011)

Bu yazı günce, yazı-yorum, Yeni Zelanda içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

5 Responses to Dunedin

  1. Mustafa Tece dedi ki:

    Yeni haber olunca okudum.Sizlerin memnun olması şehirden hoşlanmanız kalıcı gibi geldi bana.Bence işlerinizi hallederek dönüşü düşünün çünkü özlem kat kat büyüyor.İyi olmanız yeni insanlar tanımanız güzel ne de olsa gurbet.Bizler iyiyiz Ramazanı iyi geçirmeye çalışıyoruz.Havalar bir kaç gündür sıcak.Yayla güzel sizi öpüyoruz kendinize iyi bakın.Allaha emanet olun,SELAMLAR..

  2. Mehmet bayrak dedi ki:

    Harika bir sehirde olmaniz cok sevindirici.Guzel insanlarla karsilasip dost olmaniz cok daha sevindirici.Tanimasam da hepsine saygi ve sevgilerimi iltmenizi rica ediyorum.Simdi cok daha rahatim özlemim dinmesede.

  3. Güler anne dedi ki:

    Anlattıklarınız harika şeyler, sizin adınıza sevindim.(Şapka ile iyi hasılat yaptın mı bari?) herşey gönlünüzce olsun ikinizi de çoooook öptüm.

  4. meltemvemeltem dedi ki:

    sizin gerçekleriniz bizim hayallerimiz… hepsi ne de güzel…

  5. Emre Özbilgin dedi ki:

    Harikasınız Emre! Büyük bir keyifle okuyorum yazdıklarınızı,,,bir yandan parmak ısırıyorum ucundan nazar değdirmeden, diğer yandan alıp başımı nerelere kaçsam diye her defasında ayrı heyecanlanıyorum gerçekten.. buralar bildiğiniz gibi,, bugün burada olsaydın, yine aynı şeylerden yakınır elimiz kolumuz bağlı sıkılmaktan, kendimizi alıkoyamazdık.. tek fark, o günden bugüne birşeylerin daha da birikmesi diyebilirim,, yani söylenecek daha çok şey olurdu.. İnsanın sevdikleri, dostları, arkadaşları yaşanır kılıyor buraları.. Yaşamın yakasından tutup silkelemekle çok doğru bir karar verdiğinizi düşünüyorum. Sevenleriniz, dostlarınız, arkadaşlarıınz, nerede olursanız olun sizlerle işte görüyosun.. Evladını özlemek nicedir bilemeyiz… ama eminim ki ailelerinizde, gönüllerinde bir yerlerde, İnsan olarak, özgürce, huzurla, coşkuyla, aşkla, rengarenk yaşıyor, büyük adımlar atıp, kocaman kanatlar çırpıyor oluşunuza, kavga döğüş, bağrış çağrış, korna gürültüsü ve diğer tüm saçmalıklar yerine, kuş sesleriyle huzur içinde uyanıp, huzurla, tap taze umutlar ve heyecanlarla, cesurca yep yeni günlere doğuyor olmanıza, fazlasıyla seviniyor olmalılar.. insan olarak yaşamak başka bişey.. daha çok anlatın daha çok görün, fotoğraf çekin.. Yolunuz açık olsun arkadaşlar. Gününüz günleriniz şen ve güneşli..
    Sevgiler Selamlar İstanbuldan.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s