Daha sanki dun seyahattaki 3. ayimizi kutlayan yaziyi yaziyordum ve hic gecmeyecek gibi geliyordu zaman. Yeni Zelanda’ya ulasamayacakmisiz gibiydi. Simdi ise ne oldugunu bile anlamadan seyahatte 6. ayimizi doldurdugumuzu goruyoruz. Yeni Zelanda’ya ulasali neredeyse 2 ay olmus, sasiriyoruz zamanin nasil hizla aktigina. Herseyin bu kadar zevkli gidiyor olmasindan aldigimiz haz bu seyahati daha da dadindan yinmez kiliyor.
Son bir kac haftadir yani kendimizi bir odaya kapadigimizdan beri donup arkaya bakacak biraz zamanimiz oldu. Planlanmis bir seyahatin bile nasil kolayca rayindan cikip kendi yolunu cizdigine sahit olmustuk. Kimin kime yon verdigini anlamadan, hazirlanmadigimiz baska bir seyahatte bulmustuk kendimizi daha ilk ayimizi bitirmeden. Neredeyse gelisiguzel gelisen olaylar ve anlik kararlar ile gunu yasadik o andan sonra. Eger planlari bozuldugunda morali bozulan tipte insanlar olsaydik, herhalde daha ilk aydan tadimiz kacardi. Gerci arada benim dizlerimin bagi cozulmedi desem yalan olur. As ve Bulutsuzluk Ozlemi soyle bir sarsti mi kendime geliyordum.
Simdi durdugumuz yerden bakip cok sevdigimiz bir sarkinin sozlerini mirildaniyoruz, kabulleniyoruz ve gulumsuyoruz; … Ne olursa olsun.., Yasamaya mecbursun!.
Bu seyahatin temel amaclarindan olan yeni kulturler ve yeni insanlar tanima hevesimizin gercekten amacina ulastigini dusunuyorum. Bir millet olarak neye donusmememiz gerektigini gordugumuz gibi bireysel ve toplumsal olarak da ne gibi eksiklerimiz olduguna sahit olduk. Daha once de azligindan yakindigim Turk gezginlerin sayisinin artmasi toplumsal gelisimi destekleyecektir diye dusunuyorum. Her seyahatten geri donen kisinin cevresindeki insanlara edindigi yeni guzel ozellikleri aktarmasiyla daha iyi sosyal bilince sahip bir topluma donusebiliriz belki. Hani yermek icin soylemiyorum da bazi yanlislarimiz oldugunu kabul etmek lazim.
Alti ay kisa geldi sanki, daha bir 6 yil gezerimiz var gibi. Dunya kucuk derler, ama bir tarafindan baslayinca anliyor ki insan, dunya kisinin dunyasi kadar kucukmus meger. Limitsizsen limitsiz bir dunya varmis orada bir yerlerde. Ama ne kadar kisitli onu degerlendirme kapasitemiz! Insanoglu, en buyuk dusmani olan kendi ataletini yenebilse bile kendinden bagimsiz bir suru engelle karsilasiyor; savaslar, kiyimlar, anlasmazliklar, kiskancliklar, ekonomik zorluklar, homojen dagilmamis dunya nufusu, dil, din ve egosuna yenik dusmus bir diger insanoglu. Dunya boyle olunca bir cok ise baslarken cesaret etmek cok zor oluyor. Icimiz sistikce dinledigimiz ve ozgurlugun emek istedigini soyleyen daha guzel gunlerin ozlemini duyan grubun bir baska sarkisini mirildaniyoruz, cesaretleniyoruz; … Ve yasam, bize hic aldirmadan, nasil da devam ediyordu!..
Bundan sonra ne yapacagimizi aslinda tam olarak bilmiyoruz. Soguk biraz kistirdi bizi, tam olarak planladigimiz gibi olmadi guney ada maceramiz. Ama sorun degil, hemen B planini devreye aldik tabi. Biraz dinlenip, havanin isinmasini beklerken yarim kalan bazi seylerin ustune egiliyoruz. Deniz tatili gibi birsey, yuzmeye gitmiyoruz da evde ayaklari uzatip geyik yapiyoruz, film seyrediyoruz, muzik yapiyoruz, anilari hatirlayip konusup eski gunleri yad ediyoruz.
Soylemeyi unuttum tabi. Daha once bahsetmistik ikinci el kullaniminin bu ulkede yaygin oldugundan. Yerlesir gibi yapinca dukkan dukkan gezip bir akustik gitar buldum gayet ucuz bir paraya. Oyle mukemmel birsey degil ama gecici olarak kullanmak icin cok iyi. Bolca ses cikariyorum odamizda. Ozlemisim.
Nasil gezdigimizi konustukca ya da durup dururken aklimiza yolculuktan herhangi birsey geldiginde bir anda yuzumuze kocaman bir gulumseme yayiliyor. Birbirimize bakip; “inanabiliyor musun, hic bilmedigin dillerin konusuldugu ve okuyamadigin alfabelerin kullanildigi, hic bilmedigin topraklarda gelisiguzel gezdin durdun?!” diyoruz. Aklimiza bile gelmeyecek iyi-kotu seyler gorduk. Varanasi’de dar, pis ve belki de tehlikeli sokaklarda dolanirken burada nasil hayatta kalir insan diyorduk, o an kosarak kacmak istiyorduk. Ama simdi o kadar mutluyuz ki oralara ayak basip havasini soludugumuz icin. Bir daha deseniz, “cantam hazir, kalk gidelim” derim.
Bu yolculugu ilk dusundugumuzde ben bile inanmiyordum ki soyledigim dostlarim “hadi ordan!” demesin. Gitmek icin hersey ayarlandiginda, isi biraktigimizda bile gercekten mi diyenler vardi. Evet, gercekten!.. Gercekten biz mi gezdik bunca yeri??
…Yine dustuk yollara…
As&Re, Dunedin, NZ 16 Temmuz 2011
bütün yazıları okudum aslında. aslında hepsine yazacak bir sürü şeyim vardı lakin; sanırım buna nasip oldu ilk yorum. bu özel sayıya, yanlış anlaşılmasın ama benim için en içten olanına..
daha yani geldim uzun bir yolculuktan. sırt çantam, fotoğraf makinem düşmüştüm yollara. en iyisini yaptığımı sizleri okuyunca daha da iyi anlıyorum. irlanda-iskoçya-ingiltere yaptım bu sefer. gezdim karış karış. gördüm, çektim havasını içime. sizin gibi..
nice altı aylara diyorum ben, nice güzel günlere, nice güzel yollara..
yolunuz da bahtınız da açık olsun..
devletle
tesekkur ederiz Ugur, iyi dileklerin icin.
benzer-farkli duygularimizi paylasmak, yol-cu-luk heyecanini birbirimize bulastirmak-bulastirabilmek ve hic tanimadiklarimizdan taniyormusuz yakinliginda haber almak ne guzel sey!
ne de olsa hayat paylastikca guzel!
sevgiyle