Burası benim önüm önüm, burasi benim arrkam arkam; sağım sarımsak solum soğan; sağa dönücem ama solda kalıcam!; soldayız soldayız!
Yeni Zelanda’ya geldiğimizden beri öldürmeye çalıştığımız trafik reflekslerimiz ölmemek için nasıl direnç gösteriyorlar inanmazsınız.
Buraya gelmeden evvel son iki ayımızı geçirdiğimiz ülkelerde trafik hep soldan akiyor olsa da onca senelik alışkanlığı yok etmek pek kolay değilmiş meğer.
İlk şoku Hong Kong’da “Aaarabanın şöförü yoook!” diyerek yaşadık. Sonra Çin’de ve Kamboçya’da sağdan akan trafikte hatırımıza bile gelmedi bu ihtimal.
Halbuki hala gülüyoruz köşeyi dönen araca bakıp “Şöför gazete okuyooor!” dediğimiz anı hatırlayıp.
Samui’de motor kullanırken de aynı tekerlemeleri söylüyorduk, hala aynı. Hele bir de arabadan inip eve geçince ve çoklukla şehirde yürümeyi tercih edip arada sırada direksiyona oturunca aslında başarılı olamadığımızı anladık bu cinayette. Ne zormuş yaa, “sağa dönücem solda kalıcam. Keep left! Solda kal.”
Yürüyerek dolaşınca da hayat o kadar kolay değil aslında. Karşıdan karşıya geçerken araçların ne taraftan geldiğini kestirememek, “önce sağa sonra sola bak” kuralının işlememesi, ya da tam tersi miydi bak kafam karıştı şimdi. Şu dakika İstanbul’a dönsek yaşama şansımız o kadar az ki, ne direksiyon başında ne de tabanvayla.
Sağa dönücem solda kalıcam! Buurassı benim ööönüm önüm, buurassi benim arrkam arkam…
zaaaaaaa-eland :p