Fan gurultusu…
6-7 lira karsiligi yapilan dokuz bucuk saatlik klimasiz yatakli tren yolculugunun esantiyonu kulakta ugultusu kesilmeyen fan gurultusu ve sirt ustu yattiginizda zemine degen butun kemiklerin yerlerinin isaretlenmesi oldu. Bu 10 saatten bir onceki, 50 kurus bile tutmayan 5 saatlik oyuncak tren yolculugundan da bahsetmeliyim aslinda. Hindistan’daki son tren seyahatimizi anlatip Hindistan tren gunlugunu kapatmak icin gunun basina doneyim ben iyisimi. Hersey baslangicta bir gaz ve toz bulutuydu…
Amritsar’dan ayrilirken elimizdeki Haridwar-Delhi biletini iptal edip, ara durak olan Pathankot’tan Delhi’ye giden trene bilet alip bir de ustune para iadesi almistik. Amritsar’ dan Dharamsala’ya sadece otobusle ulasim oldugu icin mecburen otobuse binmis, Dharamsala donusu Pathankot’ tan Delhi’ye giden treni yakalamak uzere yine Pathankot’a kadar otobuse binmeyi goze almistik.
McLeod Ganj’da gecen huzurlu gunlerimizi noktalama zamani geldiginde Pathankot’a ulasacak otobuse isteksizce binmek yerine varligini tesadufen ogrendigimiz oyuncak trene pek isteklice binmeyi tercih ettik.
Oyuncak tren (Toy Train) ayni zamanda dar tren (narrow train) olarak da adlandiriliyor. 19. yuzyilin sonlarinda ve 20. yuzyilin ilk yillarinda tepelerdeki istasyonlara birseyler tasimak amaciyla yapilmis, tek ray sirasindan olusan, hakikaten de oyuncaga benzeyen bir tren ve tren yolu bu. Sadece tek sira ray oldugu icin, karsilikli giden trenler birbirlerini istasyonlarda bekliyorlar. Zaten gun icerisinde belki de sadece 4-5 tren calisiyor iki yone de. Hindistan’in cesitli yerlerinde, vadilerde kivrila kivrila giden oyuncak trenlere rastlamak mumkun. Hatta bazilari kulturel miraslar kapsaminda korunuyor. Bati Bengal’in kuzeyinde Darjeeling’deki tepe istasyonuna giden oyuncak trene binmeyi cok istemistim aslinda, o tarafa gitmek mumkun olmamisti. Kangra vadisini boydan boya gecen bu oyuncak trenin varligini ogrenmek harika oldu.
McLeod Ganj’dan sabah 10 gibi ayrilip, Dhramsala’ya giden otobusu yakaladik. Dharamsala otobus duragina gelir gelmez, Kangra’ya giden otobusu bulduk ve otobus hemen hareket etti. Dharamsala Kangra arasi 1 saat kadar surdu. Sansli gunumuzdeydik sanirim, arada hic beklemeden tikir tikir vasita degistirmeyi basarabildik. Kangra’ya ulastigimizda yeni bir otobuse binmemiz gerekecegini saniyorduk tren istasyonuna gitmek icin ama oraya geldigimiz otobus o tarafa dogru devam ediyor oldugu icin tren istasyonuna giden yol ayrimina kadar goturdu ve Kangra kalesinin karsisinda indirdi bizi. Oracikta kucuk bir korku dalgasi gecti yuzumuzden, tren istasyonunu gosteren egreti tabelayi gorunce. Tabelanin gosterdigi yone dogru devam ettik mecburen.
Okul bahcesinden gecip, tren yoluna ulasti yurudugumuz toprak yol ve tren istasyonuna. Tren istasyonu da oyuncak gibiydi. :)
Saat 1’de yola cikmasi gereken tren, istasyona 1bck’a dogru geldi. Bosuna dar tren dememisler, cantalarla bindik ve kipirdayamaz bir sekilde kalakaldik trenin icinde. Nasil tika basa dolu! Birbirine bakan koltuklarin arasinda azicik bir bosluk yakalayip koridora cantalari indirdik insanlarin ayaklarinin ustune, actik iskemleleri oturduk merakli bakislara aldirmayarak. Bu iskemleler icin Cinli uretken dimaglara kac defa tesekkur edecegiz daha, bilemiyoruz. O kadar konforlu oldu ki bizden sonraki ilk durakta birisi inip de bana koltukta yer acilinca rahatim baya bozuldu. Cantami zar zor ayaklarimin arasina almaya calisip sozde koridordan cekilmeye calistim, yanina oturdugum amcaya bitistim iyice. Re’nin durumu da benden farkli degildi koltuga gectiginde.
Bir tanesi de demedi “Yahu siz yabancisiniz, biz buralari her gun goruyoruz. Cam kenarina gelin soyle de rahatca etrafa bakin, fotograf cekin. Bakin bu vadi ne kadar guzel!”.
Pencere kenarinda oturanin onune uzana uzana zarzor fotograf cekerek vadiyi seyrettik yol boyunca. Kurak mevsim nedeniyle nehirlerde su cekilmis olsa da islak mevsimin renklerini hayal ettirebilecek kadar guzeldi Kangra Vadisi.
Iki sefer ara durakta karsidan gelen trenin gecmesini bekledik ve 6bck’ta ulastik Pathankot’a.
Saat 10:30’da hareket edecekti Delhi treni, oyle de oldu. Ne gec geldi ne de gec yola cikti. Tam zamaninda. 4 saat kadar istasyonda bekledik, gec gelme ihtimalinin kaygisiyla. Vaktinde gelince sevindik, kosarak trene bindik, tozlu ranzalarla tanistik ve ben deniz sanayi tipi fani yakindan hem de cok yakindan gorme ayricaligina eristim. Ayakkabilarimizi cikarinca nereye koyacagimizi dusunup bulamamistik trene binmeden evvel, ranza komsumuz tarafindan fanin ustune koyarsak guvende olacagi onerisini aldik. Nacizane, cikarmamaya karar verdik ranzalarin hijyenik durumunu da gordukten sonra. Kuru mendille tozunu silip, tisortumuzun etegini pantolonun icine koyup, cantamizi yastik yapip, vucudumuzun etli yerlerini denk getirmeye calistik ranzanin bicimsiz yuzeyine. Cadiri kurdugumuz zemindeki taslari temizlememisiz gibi bir hisle sirtimda, trenin hareketinden 3 dakika sonra dayanamayip indim asagiya. En alt ranza komsularimiz henuz binmemis oldugu icin trene, binmemeleri umidini tasiyarak asagida oturdum biraz, 2 saat kadar aslinda. Iki cocukla telaseli bir sekilde bindiklerinde trene, uyumak uzereydim ve saat gece 00:30’du. Mecburen fanlara bakmaya ciktim yine. Bir sure sonra da sesi normalleyip uyuyakaldim saniyorum, tilki uykusu.
Sabah 6bck’ta koridorun alt ranzasindaki yolcu inince asagiya inip oraya oturdum, pencere onune, Delhi’ye yaklasik bir bucuk saatlik yol var. Re iki buklum bir sekilde uyuyordu. Cantanin ustune koydugu icin kafasini boynu kirik, ranzanin bas tarafina canta koydugumuz icin kisalan ranzada dizi kirik. Ulasmasi gereken saatten sadece 15 dakika gecikerek hedefe vardi tren ekilmis alanlardan, batakliklardan, atik su birikintilerinden, tren yolu kenarindaki pejmurde yerlesim yerlerinden gecerek. Her yerde elinde bir sise su bir yere dogru yuruyen insanlar, bir uctan baktiginda ayni cizgi ustunde comelmis duzinelerce insan, kotu kokular, bakilamayacak kadar kotu gorunen cevre.
Baskente geliyoruz. Her zamanki gibi karsilama komitesi hazir ve nazir. Kulagimda fan gurultusu hala, hava cok sicak.
As ve Re Old Delhi tren istasyonundan bildirdi. (29 Nisan 2011)