Fil adasinda

Ayyuthaya gezisinden sonra aksam kosturarak otobus garina gittik. Daha once arayip telefon ile rezervasyon yapmistik ama ise yarayip yaramadigina emin degildik. Ise yaramamis anladigimiz kadariyla ama sorun degil zaten otobus bos.
5-6 saat olmasi gereken bir yolculugu 4 bucuk saatte bitirip sabahin kor karanliginda indik ada feribotunun iskelesinde. Ilk sefere 3 saat var. Sersemlemis bir halde bekledik gunun aydinlanmasini.

Karsiya gecince baska bir supriz vardi. Dolmayan taksi hareket etmem dedi, bos koltuklarin da parasini odemezseniz. Cok fahis olunca bir sonraki feribotu bekledik. Ondan yalnizca 1 kisi gelince 6 kisi olduk toplam ve bir feribot daha beklememek icin bolustuk tum parayi.

Adanin en diger ucunda bir yere karar vermistim aslinda internetten baktigim yerler arasindan ama orada bekledigimiz sure zarfinda insanlarla konusup, bolca dusunup plani degistirdik. Baska bir kumsala gittik. Anne cantalarla birlikte bir kafede otururken biz tektek yerlere baktik ve guzel bir tanesini sectik. Tam geri dondugumuz sirada ogle yagmuru basladi ve biraz daha beklemek zorunda kaldik kafede. Biraz mesakkatli olmustu buraya ulasmak ve yerlesmek ama degdi dogrusu. Iste simdi Tayland’in beyaz kumlu, palmiye agacli kumsallarindayiz. Koh Chang’da, yani fil adasindayiz.

Chang kelimesinin aslinda fil demek oldugunu ogrenince de ictigimiz Chang biralarinin bu adaya ozel oldugunu sanmaktan vazgectik, meger markasi fil’mis. Biraz komik geldi boyle dusununce; “Ordan 2 fil birasi ver bakiim!”. Tayland’in bayraginda da eskiden fil resmi varmis. Gulumsemeler ulkesi olarak anilmadan evvel filler ulkesi diye aniliyormus. Fil, pek seviliyor burda. Biz de filleri pek sevdik. :)

4 gun boyunca ense yapmak ve thai masaji yaptirmak disinda pek bir atraksiyonumuz olmadi desem tabi ki yalan olur. Evet, yine yaptik! Usenmedik! Bastan asagi islandik! Elbette ki tum esyalarimizla birlikte islandik bir kez daha muson yagmurunda. Bir hatirlayalim nasildi; bisiklet ustunde, kumsalda, ormanda, sehirde yururken, vb… Ne eksik kaldi diye dusunduk tasindik ve bulduk.

elephant trekking

daldik ormana...

Tabi ki bir filin kafasinda otururken islanmayi nasil atlayabilirdik. Neredeyiz? Fil adasinda. Ehh akacak kan damarda durmaz, bir filin ensesine oturup, daldik ormana. Haliyle de muson patladi ensemize 5 dakika icinde.

Yagmurda bata cika, yani fil bata cika, ormanin derinlerine dogru yol aldik ve bir selalenin havuzcuguna ulastik.

Havuzu gorunce hoppala atti kendini fil kardes suyun icine, biz de pesinden. Anne leylek, garibim, elinde bir semsiye, boynuna omzuna asilmis bizim esyalar oyle yagmurda seyrediyor bu iki deli ne yapiyor diye. canli portmanto

Once As basladi bilmem kac tonluk, 4 metrelik devle havuzda yuzmeye. Yagmur sakir sakir.As ve fil

Terbiyecisinin gaziyla bu sefer sudayken hamle yapti ensesine cikmak icin. Basarili da oldu hani. Sonra ben atladim suya, yuzdum vardim agzina filin. Suda dolanan hortumu arada bana dokundukca hop oturup hop kalkiyor yuregim aha simdi yiyecek beni diye. As sirtini kasagiladi durdu, ben suda yaninda yuzup orasini burasini sevdim. Amcam cok rahatlamis olacak ki suda, bir de buyuk hacetini gordu. Bacagim kadar birsey blop diye cikiverdi suyun yuzune. Orgh, hemen uzaklastim kenara dogru. As dedi “inmem hocam ben o suya bir daha”. Terbiyeci de, “iyi canin nasil isterse” dedi basti gitti.

Re'nin minik fili

Renin minik fili

Asli devin ensesinde otururken ciktilar sudan birlikte. Yolun geri kalaninda da bir daha inmedi oradan.

Ben geri kalir miyim? Atladim, benim ufak filin enseye yerlestim onu kiskanip.

Donduk gule oynaya fil terbiye ciftligine.

herkes guler

Fil Adasinda herkes guler :)

Tabi her zaman oldugu gibi biz gulup oynasirken musonun altinda suursuzca, o yapti yapacagini. Hersey islandi her zaman oldugu gibi, bu defa o kadar da semsiyelerimiz ile korunmaya calismamiza ragmen. Ama asil kotu supriz sonra cikti meydana. Tirtil bozulmustu, cebimde islandigi icin. Elimiz, gozumuz gitti bir anda sanki. Uzulduk. Tamam cok eglendik her zamanki gibi, ama neden dikkatli olmayi becermiyorum ki diye hayiflansam da nafile.

Zaten bu seyahat boyunca basimiza ne geldiyse benim dikkatsizligim ve hoyratligimdan geliyor sanki. Son haftalarda ozellikle biraz artti gibi, rahata gelince saliyorum sanki. As’in gozlugunu ve mini tripotunu dusurdum, Go Pro’nun bozulmasina sebep olacak birseyler yaptim, cantamin bel destegi kopcasini kirdim, As’in makina cantasini dusurdum (iyi ki hicbir sey olmadi), sicak su bardaginin kapagini kirdim ve dahasi. Biraz fazla nazar bozuyorum herhalde :P. Hepsi tamam da Go Pro ve tirtil olumcul ve maliyetli hatalar oldu. Daha dikkatli olmaya ozen gosterecegim bundan sonra.

Adada oglenleri karpuz, peynir ve ekmek tuketip ozlem giderdik memlekete. Aksam da bizim kendin pisir kendin ye’nin bir degisik versiyonuyla tanistik. Acik bufe ile harmanlamislar ve “acik bufe kendin pisir kendin ye”yi icad etmisler. Ustelik 139 para (20 para 1 liraya denk geliyor.). Menu de cok guzel; sebzeler, deniz urunleri, et urunleri, tofu ve adini bile bilmedigimiz bir suru sey. Ama iste problem mangali nasil kullanacaklarini bilmemeleri. Cunku sana koca mangali veriyor ici kor komur dolu ama yaninda tel izgara vermiyor. Yerine ortasi delikli ve hafif yuksekce kek kalibina benzer birsey veriyor.

Kendin pisir kendin ye

Kendin pisir kendin ye

Etrafina su koyuyorsun, kayniyor, biraz suda hasliyorsun biraz kenarlarina yapistirmaya calisiyorsun, oyle pisiriyorsun guzelim sebzeleri etleri. Olur mu oyle? Herseyin suyu birbirine karisiyor, tadi geciyor.

Bizim ana tercihimiz karides oldugu icin bir sure sonra ne yersen ye karides tadinda olmaya basladi mesela. Biz de kavrami kendimize gore degistirip “sinirsiz karides, kendin pisir kendin ye” diye isimlendirdik. Kendi damacana sarkoyumuzu de yanimizda goturduk tabii. O masaya da o giderdi. (tabi burda sarkoy diye satmiyorlar;). Geceyi de kumsalda damacanin dibine ulasmaya calisarak bitirdik.

Donusumuz gelisimiz kadar zor olmadi. Ring servisi bekledik iskeleye gitmek icin, gidince hemen feribot kalkti. Anakaraya inince, rihtimdan o esnada bilet alip, otobusle Bangkok’a dogru yollandik. Dogruca ilk kaldigimiz yere gittik. Bu yerin bizim icin artik baska bir onemi var. Cunku kislik esyalarimizin hepsini cantaladik ve buraya biraktik, Yeni Zelanda oncesi ugrayip almak uzere. En az 7-8 kilo azalmis olmali yukumuz.

As & Re Fillerin adasindan bildirdi. (9 Nisan 2011, Koh Chang)

Bu yazı günce, Tayland içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

1 Response to Fil adasinda

  1. mustafa dedi ki:

    Süper macera. Uzaktan gıptayla izliyoruz sizi. Ancak yağda yüzen taze soğanı görünce biraz acır gibi oldum sizlere. :)
    Selamlar,

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s