Biraz daha Bangkok

Kalabalik ve turist dolu sehri gezmeye devam ettik, onumuzdeki 2 gun boyunca. Ikinci gunumuzde de henuz saraya ulasamamistik. Hem de cok komik bir dolandirilma teknigi sebebiyle. Kahvaltidan sonra erkenden cikmistik yola, saraya dogru. Tam saraya gidecekken otobus duragini sordugumuz birisi duragi tarif ettikten sonra, bugunun pazar oldugunu ve oglene kadar sarayin dua sebebiyle kapali oldugunu ekledi nazikce tarifinin sonuna. altin buddhaHersey yardim icin!

“O saate kadar bakin surda buyuk altin Buddha heykeli tapinagi var. Orayi gezin, gormeden gitmeyin” diyerek ayrildi yanimizdan. Ehh gidip biraz oyalandik, sonra da saraya gittik.

Tam saraya ulastik derken, orada da bu sefer iyi giyimli bir abla yolumuzu cevirdi, yakasinda gonullu rozetiyle. Basladi anlatmaya; surasi gezilir, burasi bakilir falan diye. Sonra da bize guney adalardaki sel ve firtinadan bahsetti. Eger oraya gitmek istiyorsak vazgecmemizi ya da bize tarif edecegi resmi tatil araci kurumlardan destek ve bilgi almamizi onerdi. Soyledigi de dogru, 1 gun once guney adalari cok feci sel basmis, tatilciler mahsur kalmis. Hatta anakarada insanlari sel yuttugunu duymustuk kulak misafi olarak ama isin detayini bilmiyorduk. Sonra da nazikce(!) ekledi, “pazar oldugu icin dua var sarayda, siz iyisi mi yarin erken gelip doya doya gezin, bugunu de heba etmeyin”. Bugun su tapinaklari gezin sonra da turist burosuna ugrar ogrenirsiniz detaylari. Bi de guzel yoldan rickshaw cevirdi, kizar gibi konusup 30 paraya anlasti onunla (hic bir rickshaw 100’den asagi kontagi acmaz turisti gordugunde). 30 paraya bizi 2 tapinaga goturecek sonra da turist burosuna ve en son motor iskelesine birakacak. Hersey cok guzel. Biz de dediklerini yaptik. 2 tapinak gezdik, sonra turist burosuna goturulduk.

Normal tatil acentasina benziyor ama biz halen resmi kurumdur diye dusunuyoruz. Gercekten gereken butun bilgiyi aliyoruz adamdan ama sira otel rezervasyonuna gelince asiri ucuk bir fiyat soyluyor. Yok deyip cikiyoruz mekandan. Rickshawcu bir dukkan daha var diyor ve oraya da gidiyoruz. Ama bu sefer jeton dusuyor. Bunlar normal pahali acenta yaw, resmi kurum falan degil. Orada da biraz ters duz konusup disari cikiyoruz. Rickshawa da tamam bizi anlastigimiz gibi motor iskelesine gotur diyoruz. Basliyor yakarmaya, “lutfen bana yardimci olun, 2 dukkan daha, lutfen”. Bizi bir takim elbiseci ve bir de kuyumcuya goturuyor. Ayni sekilde dolastirilan baska turistlerle karsilasiyoruz, biyik altindan gulerek. Bu iki dukkana da gittikten sonra anlastigimiz son duraga birakiyor.

Ne anladiniz bundan? Belki son 2 dukkana goturmese anlamayacaktik bile. Sonradan ogreniyoruz ki, bir cok acenta, kuyumcu, takim elbiseci ya da benzeri dukkan rickshawlara getirdigi kafa basina para veriyormus, alis-veris yapsin ya da yapmasin. Ortalikta gonullu kisvesiyle calisan ceteler hem sana yardim ediyor gibi davraniyor hem de caktirmadan sen ne oldugunu bile anlamadan seni 2-3 dukkana goturecek tezgaha dahil ediveriyorlar. Aslinda ayni taktigi ertesi gun baska birileri tekrar denemese anlamazdik belki. Boylece 30-50 senden bir o kadar da dukkanlardan, yollarini buluyorlarmis. Ne yaptin? 1 saat motorla 2 sokak asagi 1 sokak yukari turladin o kadar. Biz de dustuk tuzaga anlayacaginiz.

beton buddhaSaraya giremedik ama kanallardaki yerel motor hattina bindik bu sayede. Gittigimiz tapinaklardan birinde, lucky Buddha’ydi sanirim, ayakta duran 40 metre bir beton Buddha gorduk, mozaik kapli. Istedigimiz bilgilere de zahmetsizce ulastik. Ilginc bir deneyim oldu. Tabi bu esnada da rickshaw teknigini de cozduk. Artik pazarliga dukkan kavramini eklemistik.
– suraya kaca gidersin?
– 100 para
– yok o cok, 30 para arti 2 dukkan?
– :), ok.

Pazartesi tekrar sarayin onune 3. kez geldigimizde yine birileri dua var, simdi git yarin gel muhabetti yapti ama bu sefer yemedik. Girdik, gezdik sarayi.
Sarayin yarisi tapinak neredeyse. saraydan goruntu

altin naga

altin naga suslemeler

Ne kadar altin o kadar ilahidir inanisi hakim anladigimiz kadariyla Tayland’da. Gezdigimiz gordugumuz butun tapinak ve saraylar altin islemeler ile sivanmis resmen. Bol bulmuslar, surmusler. Ankor Wat’in ufak bir modelini yaptirmis krallardan biri, tastan. Ayni orjinali gibi, cok hosumuza gitti. Belki sari, altin rengi olmayan tek obje oldugu icindir bahcedeki. Ic mekanlar da cok cafcafli, sanki Sistine Chapel gibi tavanlar, yerler gokler resimli. Resim cekmek falan yasak. Her bir yere de ayakabilari cikarip oyle giriyorsun.

Saray kisminda pek bi cacik yoktu. Kocaman bos bir salon, neymis burda tac toreni oldu, kocaman baska bos bir salon, dugun burada oldu falan filan. Ama bombos salon iste! Bir de uyduruktan muze binasi yapmislar ama icinde gormeye deger birsey yok. Restorasyon sirasinda degisen kaplamalar, kiremitler falan.

Asil diger sarayi, Vimanmenk Mansion Palace’i gormeye gitmek eglenceliydi. Bir klimali otobusle 1 saat ayni yerde durduk sanki. Uyuduk, uyandik. Sonra yol acildi da varabildik.

Vimanmenk Mansion

Vimanmenk Mansion

Burasi dunyanin en buyuk teak agacindan sarayiymis. Her turlu elektronik cihazla girmek, icerde fotograf cekmek kesinlikle yasakmis. Hersey iyiydi hostu, ta ki bu saray da guvenlik onlemi uygulamalarinin b*kunu cikarana kadar. Neyse, cok onemli degil, bir suru tiple farkli noktalarda zitlasaraktan bu fakirhaneyi de gezdik. Yazik, gariplerin altindan tapinak yapmaktan saraya ayiracak paralari kalmamis butun sarayi hediyelerle dosemisler. Bizi zoraki gezdiren yarim ingilizceli rehber her gosterdigi vitrine, masa takimina ya da haliya “bu su ulkenin hediyesi, bu da su ulkenin hediyesi diyordu.” Butun duvarlar kralin avrupa seyahatinde cekilmis fotograflari ile doluydu. Masaalah, 100 sene evvel biz de bir hayli hediye gondermisiz; vitrindi ciniydi falan.

Teak saraydan cikip hemen yakinlardaki hayvanat bahcesine yoneldik daha sonra. Orada takimi ikiye bolduk. Bayanlar hayvan beslerken ben dunyanin oteki ucundaki otogara gittim, Koh Chang’a gidis biletlerini garantilemek icin. Dunku acenta tecrubelerinden sonra kendimiz ulasip oradan birsey ayarlamak daha mantikli gelmisti cunku. Ama ne bileyim, o otogardan doguya otobus kalkmiyormus meger. Bizim ulkemizde oyle mi? Firmanin burosunu buldun mu, o burodan her yere bilet alirsin. 3 farkli otogar varmis sehirde. Ben guney hattina gitmisim meger.
Dondum bizimkileri bulup durumu anlattim. Iste olay budur. Cep telefonsuz dolasmanin dayanilmaz hafifligi. Nasil mi buldum? Eskiden telefon mu varmis, saat 6’ya sozlestik, planladigimiz yerde bulustuk. Geciksen bile ne olacak, bekleyecek biri digerini nasil olsa.

Hayvanat bahcesinde de kayda deger pek fazla birsey yokmus. Biz zamani degerlendirmek niyetiyle, yolumuzun ustundeydi diye gittik. Onun disinda zaman ayirmayi gerektirecek bir yer degil bizce. Gerci As hickiran piton yilani gordugunu soyluyor ama yilan hep hickiracak degil ya.

Artik hava kararmisti misafirhane yolunu geri tuttugumuzda. Yurudugumuz yolda bir panayirdan gectik. O esnada anlam veremedik ama ertesi gun Ayyuthaya’da ogrenecektik herseyi. Donduk yarim kalan aksamci masamizin basina.

As & Re Bangkok’dan bildirdi.

Bu yazı günce, Tayland içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s