Sihanoukville’de dogum gunum hatrina yaptigimiz 5 gunluk tatilimiz bitti. Mesaili calisirken bile 9 gun tatilim oluyordu yahu, bu ne kadar kisa surdu de gecti anlayamadim valla.
Ordan, “hepsi tatil degil mi bunun bea!?” dediginizi duyar gibiyim. Aman duymamis olayim. 7 gun 24 saat yolda olmak ve surekli yer degistirmek kolay mi sandiniz bakiim. Hic gelmeyen pazar sendromu boy gosterdi bende, huysuzlaniyorum.
Bizim de tatile ihtiyacimiz var tabi. Her gun bir sonraki sinava calismak, bir onceki notlari ve resimleri derlemek, her yeni gittigin yerde yeniden dogru duzgun yemekci bulmak, ucuzu aramak, yol-yordam ogrenmek, her 1-3 gunde bir 20ser kiloluk bavulumuzu ve 10’ar kiloluk ufak cantalarimizi sirtlayip yola dusmek, makinasiz camasir yikamak (Kambocya’da makina bulamadik, legene bulastik inanmazsiniz!), hergun onlarca km yurumek ya da pedallamak, gormek, anlamak, gulmek ve herkesle sohbet etmek kolay mi sandiniz! Fiziksel ve zihinsel olarak zor ama ruhsal olarak rahatlatici olan bu ugras da arada dinlenmeyi gerektiriyor haliyle.

Ne mi yaptik bu 5 gunluk tatilde?
Ne yapmadiklarimiza bakalim once. 3-5 $ olmasina ragmen jet-ski ya da muz gibi seylere atlamadik mesela. Aksamlari lukus restoran ya da barlarda gonul eglendirmedik. Ada gezilerine ya da snorkeling turlarina katilmadik, oda paramizin 5 kati fiyatina. (unutmadan soyleyeyim, ilk gun begenip kaldigimiz ingilizin yerinden ertesi gun ayrilip, yari fiyata, koyun en sonundaki eve gidip yerlestik. Kumsal ile arasinda sadece bir bina vardi, gidip onun onune oturuyorduk. :) ustelik odasi da daha ferahti.) Har vurup harman savurmadik ve bize ozel rahat bir tatil yaptik.

Neler yaptigimiz ise cok basit. Hava bedava, su bedava! Saganak yagmurda denize girmek bedava. :) Sonra acaba yildirim carpar mi diye korkup kumsalda yagmurda kosmak da bedava. Bedava olan mevzularin adami olduk biz. Pazardan kilo ile aldigimiz meyveleri kendimiz soyup kumsalda meyve salatasi yaptik. Yildizlar altinda, dalga sesleri esliginde kumsalda oturup ‘Malibu’yu sutle bulusturup’, midemizde mangoya kavusturduk. Bisikletin arkasina kambocyali gibi yan yan oturan As ile kumsalda pedallayip, on tekerimize carpan dalgalara tezahurat yaptik. Bolgedeki diger kumsallara yuruduk ve yerinde inceleyip, degerlendirdik. Kumda yasayan bilimum deniz canlilarini uc santimetre mesafeden inceleyip, kumda buldugu iplerle orgu yapti sacina As, yetmedi bileklik isine girdik. Poi savurduk, ipte yurumeye calistik! Patates kizartmasi yemekten sivilce cikardik. Camasir yikayip, dikis yaptik. Kahvalti ve bilgisayar basi keyifinin kucaginda bulduk kendimizi.

Sonuc olarak Sihanoukville’i bir hayli sevdik. Sakin ve sessiz bir yer. Tabi akilli mantikli oldugun muddetce. Bir daha gelinir buraya diyerek ayrildik. Stres bizden kulaclarca uzaktaydi.
Eski tempomuza geri donmek uzere yonumuzu Phnom Penh’e cevirdik. 7. gunun sabahi saat 7 otobusune binmek icin 6’da kalkip, bucukta yola koyulduk. 1 gece kalacagiz kaos kentinde, Phnom Penh’te.

As & Re tekrar dustukleri yol-dan bildirdi.