Dun ocak ve tava alma isleri sirasinda otogara ugrayip Lijiang’a otobus bileti de almistik oglen 1 icin. O saate kadar Cin’in en buyuk Lamasery’si (Lama Manastiri. Tibet rahiplerine Lama deniyor.) olan Song Shan Si ‘ye gitmeye karar verdik.
Bu devasa tapinak ve manastir yerleskesinin girisi hayli pahali oldugu icin gitmeyecektik neredeyse. Tecrube ile sabit bir bilgiye gore sabah 7 ile 8 arasi, henuz calisanlar goreve baslamadan gidersen kapi zaten acik oluyormus ve bedavaya girilebiliyormus. Biz de sabah 7’de 4 kisi bir taksi tutup gittik. Daha hava yeni aydinlaniyordu ve ortalarda kimseler yoktu. On kapidan oylece girdik ve 3 saat kadar gezdik yerleskenin her yerini.
Bu Tibet manastirinin 300 yillik bir gecmisi varmis. 600’u askin rahip duvarlarla cevrili bu koyde yasiyormus. Kulturel devrim sirasinda, diger tapinaklar gibi bu manastir da yikimdan kendisine dusen payi almis ve neredeyse yerle bir olmus. Zaman icerinde tekrar yenilenmis. Halen de insaatlar devam ediyor manastirin icinde.
Daha once Beijing’de bir Tibet tapinagi ve bu koyde de birkac tane daha gormustuk ama bu gercekten cok daha farkliydi yasayan bir yer oldugu icin. Rengarenk kumaslardan yapilma perdeler, abajurlar ve susler ile cok canli renklerle boyanmis resimler butun duvar ve sutunlari dolduruyordu. Batiya yaklastikca Budist resim ve heykellerdeki karakterlerin sayisi cok artmisti. Karakterlerin kollari da yuzleri de gozleri de cogalmisti. Biraz arastirip ogrenmek gerek bunlari.
Sabah saati oldugu icin dua ve ritueller gerceklesiyordu tapinaklarin icinde. Kulak misafiri olduk bir kismina, bazilarina perde kenarindan gorundugu kadar seyrettik. Bir tapinagin dagilisi sirasinda cikan onlarca rahibin yuzlerinde nese ve gulucuk, ellerinde yiyecek birseyler vardi. Gecenler hep selam veriyordu. Bize ekmek niyetine gibi duran, ekmek kadar kocaman misir cipsinden kirarak ikram ettiler. Cem Yilmaz’in oynadigi reklami hatirlarsiniz “Dohtor bu neea? Insan yiecek olm bunu”.
Bir de rahipler manastirin cesitli yerlerinden birbirlerine nagra atarcasina bagiriyorlardi ve sonra topluca gulusuyorlardi. Cok eglendikleri belli oluyordu. Kar yagiyordu bu sirada koye ve kolsuz kiyafetleri ile gezenler vardi aralarinda.
Manastirin hemen onunde bir de gol vardi manzaranin tadini zenginlestiren. Tepenin yamacinda olan manastirin en onemli binalari tabi ki merdivenle cikilan en yuksek yerde bulunuyordu. Oradan yakin cevredeki butun tepeleri gorebiliyorduk. Tapinaktaki ocaklarda cali cirpi ve odun yakiyorlardi dua etmeye gelenler, yukari cikinca fark ettik ki etraftaki butun tepe, tepecikler ustunde benzer firin tipi ocaklardan var ve hepsinde yakiyorlar birseyler. Yakin uzak her yerde butun ovada duman yukselen bu tip bacalardan varmis meger.
11’e dogru misafirhanemize donduk. Kahvaltinin ardindan toparlanip otobusumuze gittik. Yolculugun pek rahat oldugunu soyleyemeyecegim fakat cok guzel manzaralari seyrederekten 5 saatte falan Lijiang’a tekrar geldik. Bir Tibet kasabasinda 3 gun 3 geceyi de boylece noktaladik.
As & Em Shangri-la donusu bildirdi.
Ne guzel Tibeti gormek baska nasıl oluyor ki?