15 Subat’ta, sabahin korunde indik Zhengzhou’ya. Tek endisemiz Chengdu’ya bilet bulamamak. Ne olsa alacagiz. Niyetimiz 21 saatte giden trende soft sleep oda ile daha makul bir saat olan ogleden sonra 5’de Chengdu’ya varmak. Ama onun yerine ancak 23 saatte giden, aksam 9’a dogru varan hard slepper da yer bulabiliyoruz. Yatak olsun bizim olsun diyerek zaten zor anlastigimiz gorevliden bileti saat 21:38’e guc bela aliyoruz. Trenden inip, sirtimizi durmakta olan bir yataga koyamadan aksam tekrar trene binecegiz.
Sira cantalari emanete birakip Shaolin’i ziyarete geldi.
Uzun mesafe otobus gari neyse ki hemen istasyonun karsisindaymis. 9:10’a bilet alip otobuse kosuyoruz. Kosuyoruz cunku otobus meselesi burda belli olmuyor. Zira daha saat 8 bucuk olmusken ancak, otobus doluyor ve hareket ediyor. Iyi ki yaninda beklemeyi tercih etmisiz diye seviniyoruz.
Otobus aslinda Deng Feng sehrine gidiyor. Orada kalacaktik bu aksam ama planlar degisince iptal oldu tabi. Oradan tekrar minibuse binerek dunyaca meshur Shaolin tapinagina gidiliyor. Biz de oyle yaptik. Aslinda direk tapinaga minibusler varmis Zhengzhou’dan, 2 saatten biraz fazla suren ama sormak aklima gelmediginden bildigim yol olan Deng Feng otobusune bilet alivermis bulundum. Deng Feng’de otobusten indigimiz gibi tapinak minibusune denk geldik ve ona atladik hemen. Tek vasita gibi oldu yine:)
Giris ucreti simdiye kadar verdigimiz en buyuk bilet parasiydi. 100 para kisi basi. Iceride agaclar ustunde ucan, dam kenarlarinda dovusen, ucurumlarin dibinde minnacik kayalarda antrenman ve meditasyon yapan dovus ustalari hayalleriyle girdik iceri. Bu kadar para aldiklarina gore canli-heyecanli birseyler olmaliydi elbet.
Kutsal dagin yakinina giden ring minibuse bindik yolun yurunemeyecek kadar uzun oldugunu dusunerek. Yol uzerinde asil tapinagin ve pagoda mezarliginin onlerinden geciyorsun aslinda. Minibus soforunun tavsiyesiyle herseyi donus yolunda gezmek uzere en son durakta indik. Yine bir dag ve yine bir teleferikle karsikarsiya bulduk kendimizi. Bize satilan teleferik biletini aldik resimlere de aldanaraktan. Daga cikarken fark ettik ki, aslinda ileride bir teleferik daha var ve bir sure sonra vadiye girip kayboluyor. Emin olamadik hangisinin manzarasi daha guzel ve hangisi daha muhim bir yere gidiyor. Kendi teleferigimizin gittigi yerle idare ettik.
Her tarafi acik 2 kisilik teleferik ile titreyerekten zirveye ciktik. Indigimiz yerden yolu takip edince ufak bir tapinaga geldik. Gordugumuz en kucuk tapinakti burasi. Tonton bir rahip karsiladi bizi. Birseyler anlatti biz anlamadigimiz ve o anlamadigimizi anladigi halde. Iceride Budhha’ya tutsu yaktik. 3 kere calan gong esliginde ben de egilerek selam verdim. Sonra da tutsuluge diktim aynen bana gosterdigi gibi. Disari cikinca da bahcedeki 4 su kuyusunu anlatti. Sarkittigi bir bardak ile su cekti ve icmemiz icin verdi ama o kadar ileri gitmedik. Tapinagin 2 yaninda ufacik 2 oda vardi icinde ikiser ranza olan. Belli ki orada yasiyorlar. Oralara bakarken de pilav ikram etti rahip ama istemeyerek de olsa geri cevirdik. O kadar ilgi ve sevgi ile yapilan ikramlari saglik korkulari ile reddetmek uzucu.
Tapinaktan cikinca patikayi izleyerek zirveye ciktik. Manzara cok guzeldi gercekten. Vadi ve agaclar sarmis dort bir yanimizi. Yurumeye basladigimiz patikanin karsi dag uzerinde duzlukler ve merdivenler kombinasyonu olarak devam ettigini secti gozumuz ama ne kadar uzun oldugunu anlamak zor. Daha yuksek bir zirveye gidiyor olabilecegini dusunduk. Bir rehber kitapta burada cok guzel trekking rotalari oldugunu okuduk. Buradan (belki de diger teleferigi kastediyordur) baslayarak 15 km’lik bir rota varmis Shaolin savascilarinin patikasi. Yol boyunca cok guzel doga manzaralarinin oldugu, halat merdivenlerin ve asma koprulerin gecildigi, selaleler ve meditasyon yerleri oldugu yazilmis. Biletcideki resimlerde bunlarin bazilarini gormustuk biz de. Bu rota icin hem rehber hem zaman gerekir ne yazik ki.
Manzaraya doyup, soguktan donduktan sonra yine teleferik ile asagiya indik. Altiustu 430 m irtifa aliyorsunuz yukari cikarken ve karli bir duna ile karsilasiyorsunuz.
Asagida karsimiza Pagoda mezarligi cikiyor ilk. Yine film sahnelerindeymisiz hissiyatiyla aralarinda geziyoruz. Onemli sahislara yapilmis olanlar daha afilli oluyor haliyle. Kung fu ve Shaolin icin cok onemli zatlarin mezarlari bu pagodalar. 7 yy’dan 17 yy’a kadar genis bir donem. Dolasirken iki rahibin Cin satranci oynadigina tanik oluyorum, 3 dakika ancak suruyor oyun. Sonra birakiyorlar masayi, dolasiyorlar etrafta.
Artik tapinagin yolunu tutuyorz biz de. Aslinda daha farkli bir beklentimiz vardi bu kisimda. Kocaman avlu ve bir suru genc shaolinci bekliyorduk ama bildigimiz tapinak cikti. Has ve oz budist tapinagi. Ustelik yeni yapilmis. Hikayeleri okudukca ogreniyoruz. Shaolin tapinaklari 1920’li yillarda en cok hedef alinan yerlermis. Yok edilmeye calisilmis bu disiplin. Ozellikle 1928’de ic savas sirasinda tas tas ustunde kalmayacak sekilde tahrip edilmis tapinaklar. 80’li yillardan sonra tekrar insa etmeye baslamislar bu tapinagi. Bir cok kismi son 10 yilda tamamlanmis.
Tapinagin leziz vejetaryan yemeklerini tattiktan sonra cikis yoluna dogru devam ettik, biraz kirgin. Yemekler leziz ama pek bir ticari ve pahaliydi. Cikistan once son bina sahneymis meger. Gelirken minibuse bindigimiz icin gormemisiz. Saat basi olan gosteriye 10 dakika kala hemen gectik iceri. Sov basladi. Gayet etkileyiciydi diyebilirim. Ama belli ki adet yerini bulsun diye olan bu sova 3-4 yetiskin kisi koymuslar geri kalan herkesi cocuklardan secmisler. Zaten en afilli hareketleri hep o 3-4 kisi yapti. Beijingde gittigimiz kung fu tiyatrosundan daha etkileyici degildi ama.
Ciktigimizda ise gercekten sasirdik. Cunku heryer bembeyaz ve kar tipi gibi yagiyor. Kosa kosa cikisa giderken bir abla da cikistan bize “zhengzhou” diye bagira bagira birseyler anlatmaya calisiyordu. Bunun isaret oldugunu varsayarak takibe basladik. O onden kosuyor biz arkasindan. Sonunda otoparkta kalkmak uzere olan bir minibuse yetistik. Abla bizi elleriyle otobuse teslim etti anlayacaginiz. Hemen atladik. Gerci bindikten 10 dakika sonra acaba bu istedigimiz gara gidecek mi endisesi boy gostermedi degil ama yeterince zamanimiz oldugunu farkedince rahatladik. Burda boyle, once otobuse biniyorsun, sonra suphe duyuyorsun “oyle miydi, boyle miydi” diye.
Trenimizden once kalan 2 bucuk saati de 23 saatlik yolculuga hazirlanarak gecirdik, meyve, ekmek, su ve kurabiye aldik. Saatimiz gelince de trene bindik. Saat 10’u buldugu icin ve vagondaki insanlarin cogu zaten bir kac saat once trene binip yerlerine yerlestiginden uyku modundaydilar. Biz de 2 gunun yorgunluguyla yerimizi hic yadirgamadan onlara katildik.
As & Em yol’dan bildirdi.
olum ben sizin bu uzun yazınızı okuduysam sizde benim isteğimi yerine getirin.
quest: az meze + rakı + http://ufizy.com/#PZQ8UOTgZHo/r/!/
bizi hatırlayınız