hong kong’dan ayrilisimiz ve Cinde ilk gunumuz

Hong Kong’dan ayrilisimiz biraz kosturmacali oldu. Sabah 7’ye ceyrek kala calan alarmla kalkip hemen toparlanip ciktik. 3 gundur kaldigimiz halde odamizin resmini cekmedigimizi ancak kapida fark ettik ama gec kaliriz korkusuyla donmedik. Trenimiz Hung Hom (yerel adi Hong Kong’un) tren istasyonundan 8.18 de kalkiyordu ve arada bir cin vizesi kontrolu var diye erken gitmek istiyorduk. Toparlanma, yurume ve metro ile oraya varmamiz 40 dakika kadar aldi. Hersey cok kolay oldu sonrasinda. Kontrolden gectik ve sip diye tren. 

Tren iki katliydi ve tertemizdi. Alt katta yerimizi aldik. 2 bucuk saat suren yolculukta biraz uyuduk, biraz yeni bolgemiz icin dersimizi calistik, biraz kritik yaptik, gecti zaman. 

Saat 10’u gecerken Guangzhou’ya vardik. Istasyon cok kalabalikti. Anladik ki artik gercekten Cin’deyiz. Kalabalik arasindan hostelimize giden metroyu cok zorlanmadan tespit ettik. Aslinda bu konuda durak isimlerini okuyamama ihtimalimiz nedeniyle buyuk korkularimiz vardi. Burada birer sagir dilsizdik. Neyse ki sadece jetonlar bizi yordu. Ikimiz de giris turnikesinde jetonu atacak delik ararken jetonun aslinda kart gibi okutuldugunu farkettik. Halimize gulup, kalabaliktan siyrilmis olmanin nesesiyle trene kostuk. Yolculugumuz yaklasik 15 dakika surdu. Kac cinli cekiyor treni merak ettim, gidecegimiz mesafe en uzun yolun 9 para tutmasina karsin 5para tuttu, 12 durak +-1. 

Metrodan ciktiktan sonra 10 dakika kadar yuruduk. Ve artik gercekten Cin’deyiz.
Trendeyken olusan korkularimiz yok oldu gitti. Acaba hicbir yerde ingilizce yazmiyor mu, cok mu suratsiz olacaklar, sokak isimlerini nasil okuyacagiz gibi sorulardi bunlar. Latince harfler ile altlarina yazmislar yer isimlerini, ingilizce de yaziyor her tabelanin ya da uyarinin altinda. Bir de bu kadar guler yuzle ve merakla karsilanacagimiz aklimiza gelmemisti. O 10 dakika boyunca bir cok insan ile selamlastik, gulustuk, bakistik. Herkes ordan burdan birbirini durtuyor bizi gosteriyor, uzaktan bile hello diye bagiranlar oluyordu. Biz tek kelime cince bilmiyor ve anlamiyoruz bu esnada. Yanlis anlamayin burasi koy ya da kasaba degil, istanbul gibi sehir. Gokdelenler, istanbul metrosunun 10 kati orumcek agi bir metro, 10 milyon insan, bildigin sehir burasi. Gule oynaya Hostele girdik, cantalari odaya atip ciktik. 
Resepsiyona da cikarken sorduk yerel yemek nerede yiyelim diye ve bize yan sokakta bir yer tarif ettiler. Orada da ilgi hat safhadaydi. Yemek secerken masalari gezip insanlarin tabaklarina baktik menuden birsey soyleyemeyince. Lokantadaki herkes de el sallayip selam veriyordu. Tesadufi bir sekilde yemekler de cok guzeldi. Hong Kong’un hayal kiriklarindan ve kotu kokusundan sonra guzel yemekler yedik. Ve turumuza basladik.

Bugun sehir merkezi icin yeterli zaman yok dusuncesi ile buraya 20 km uzaktaki Roshan bolgesine gitmeye karar vermistik. Burada dunyaca meshur Zu Miao tapinagi varmis. Her ne kadar savasma sevis ruhuna sahip olsak da Bruce Lee’nin yani orjinal ismi ile Lee Jun Fan abimizin Wing Chun egitimi aldigi ve cocuklugunu gecirdigi bu tapinagi gormeden gecemezdik. Dunyanin her kosesine yayilmis kung fu sporunun Grandmasteri Ip Man kisisinin mekani burasi, Lee’nin hocasi.

Nihaooo!

Oraya giderken yine herkesle selamlasaraktan metroda 2 aktarma ile otogari bulduk. 20 dakika sonra kalkacak otobuse bilet alip perona girdik. Genc bir arkadas bizimle ingilizce konusmaya basladi. Butun yol onunla sohbet ettik. Normalde yarim saat surmesi gereken yol 2 saat surunce neredeyse cinceyi sokuyorduk. Okulda 2 yil ingilizce okumus ve filmlerden ogrenmis konusmayi. Bize o kadar cok sey anlatip yardimci oldu ki o kadarcik ingilizceyle, cok sevindik. Onemli bazi kelimeleri ve sorulari ogrendik, yonleri. Sonra bize tapinaga kadar eslik de etti. Ayrilirken de uyardi paraniza esyaniza dikkat edin, kapkac olmasa da yan kesicilik vardir diye. “Istanbulluyuk bis” desek anlarmiydi ki?? 

Tapinak ayni filmlerdeki gibi. “Simdi catilarda uctular ucacaklar Bruce Leeler” diye geciyor insanin icinden. Kurosawa’yi ya da animeleri fazla mi kacirmisiz nedir? Planimizda 1 saatten fazla gecikme olunca biraz kosturmacali tur attik iceride. Kalsan 3 saat de durulur, 3 gun de durulur orada ama 6 da kapaniyordu. Biz son cikanlar olarak ceyrek gece gibi ciktik.
Icerdeyken yine bir genc sohbete geldi, sonra babasi da eklendi. Cin’den, Hong Kong’dan, yeni yildan, Istanbul’dan, ve bizi en soke edici konu olan “seasonal rush” (sezonsal kosturmaca) dan konustuk. Bu kismi yeni yil hazirliklari kismina birakiyorum :)

Tapinagi gezdikten sonra biraz etrafa bakinip tekrar otobus ile donuse gectik. Donus yarim saat surmustur herhalde. Yarin binecegimiz trenin peronuna ve yerine bakip oyle donelim diye dogu tren istasyonuna geldik iyiki de yaptik. Seasonal rush cok feci, istasyon karambol. Yerimizi ogrenip atistirip donduk. Meyva aldik yarin yol icin. 

Upuzun bu gunun tek husranini son anda yasadik. Paraya kiyip da tuttugumuz hostelin 2 kisilik odasinda sicak su yoktu. Burayi ozellikle tercih etmemizin sebebi 13 saatlik tren yolculugu oncesi rahat rahat dusumuzu alip, iyice dinlenip, oyle ertesine baslamakti ama meger su merkezi sistem oldugu icin gece 11’e birsey kalmiyormus. Bir de gidip onun tartismasini yaptik ama nafile. Eleman cevap olarak “i am not a superhero, i can not warm water in a second” (ben superkahraman degilim, suyu zart diye isitamam ki!) dedi ve bana ugrunda savasacagim hicbirsey birakmadi :)

Yarin erken kalkip Guangzhou’yu gezerek bitirmek uzere anlasip yattik buz gibi odamizda. Oda da pek kis havasi yasanmadigi icin isiticili degilmis zaten… 

Bu yazı Çin, günce, Hong kong içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

4 Responses to hong kong’dan ayrilisimiz ve Cinde ilk gunumuz

  1. bru dedi ki:

    2011 yılındayız 8.18 diye bir sistem mi var yahu?
    ah şu tatlı asians.
    o minik parmaklarıyla çizip, kalpleriyle şekil verdikleri sistemleri.

    kffft, takipteyiz tamam..

    • Alptürk dedi ki:

      :))) Kfff,, takipteyiz tamam :))) super… Sevdim bu olayı ya… Sizin gezip bizim okumamız ve sizin öğrendiklerinizin belki de 1/1000 ‘ini sizin gözlemleriniz ile öğrenebilmek harika bir sey.. ama bunu tekrarladığınızda rota ne olursa olsun plana dahil olmak istemek gibi dayanılmaz bir his ve mutlu bir kıskançlıkta mevcut hani :))) haberiniz ola :))))

  2. Alptürk dedi ki:

    bu arada, dun aksam Cin’den gelen bir konuk ağırladık yemekte, Güney Cin den, olmayan ingilizcesine tükürdügüm, insanlarla tercüman aracılıgı ile gorusmek ne lanet bir seymis arkadas… Ondan ogrendiklerime gore konusursak :))) yemeklere dikkat edin, guzelim gezinin Emre’nin karın agrısı ile surmesini istemiyorsanız tabi… Selamlar…

  3. Emre Özbilgin dedi ki:

    ne koşturmaca ama :)
    heyecanla takipteyiz ;)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s