Auckland’da yasamak

“Re calismaya basladi, As teziyle ilgileniyor, iyi de bu leylekler bunlar disinda Auckland’da ne yapiyor?”, diye merak edenlere ozel, ‘Auckland’da yasam’ yazilarini yayinlamaya basliyoruz artik.

“Leylekler yerlesse de yine leylektir!”, soylemiyle haftasonlari neler yaptigimizi paylasip, burdaki yasama bakan pencereyi olusturmaya calisacagiz. (tv programi gibi oldu sanki!…)

Onceki aylarda tanistigimiz Yeni Zelanda’li dostlarimizin kendilerine has yasam bicimleri vardi. Dogaya olan sevgileri da ortak ozellikleri olarak belirtilmeli. Belli bir yasin ustunde olan herkesin mutlaka tutkunu oldugu bir doga sporu var zaten. Herbirinin su ya da bu sekilde, coklukla Ingiltere olmak uzere denizlerasiri bir ulkede bulunmuslugu var. Hatta bunu “denizasiri tecrube” (overseas experience) olarak degerlendiriyorlar. Egitimin bir parcasi gibi birsey onlar icin, yasamlarindaki olmazsa olmaz zaman dilimi. Haa bir de kiwilerin icat yapma kivamindaki yaraticiliklari uzerine cok espri yapiliyor, ama cogunlukla su anda 50’lerinde olan nesil icin gecerli. Mutfak dolabi kapagindan cerceve yapma, musluktan bahce kapisi mandali, kisacasi aslinda su olan birseyi bu olarak kullanmaca gibi… Hatta severek bahsettikleri bir de film var, bizim de cok hosumuza giden, Anthony Hopkins oynuyor, “The World’s Fastest Indian”. Bir kiwi’nin kendi yaptigi motorsikletle Amerika, Bonneville’de hiz yarismasina katilisinin oykusu… Filmin kahramaninin yasama bakisi gercekten ornek alinasi.

Haftasonu
Bu cumartesi Yeni Zelanda’da genel secim vardi. Isin gercegi genel secim oldugunu anlamamiza yardimci olacak lambalara gerilen sokak suslerine, devasa afislere, nereye atacagimizi bilemedigimiz ya da heryere atilmis el ilanlarina rastlamadigimiz icin televizon ve radyodaki reklamlar olmasaydi secimin geldigini anlamazdik herhalde. Secim sessizce geldi ve sessizce sonuclandi. Kimilerini memnun edip kimilerini uzen bir oy cokluguyla meclisin cogunu doldurmaya National Party hak kazandi. Hukumetteki ikinci donemlerini yasayacaklar. Parti baskaninin mal varligindaki buyumeye yonelik cesitli iddialar yok degil ama henuz bir gemicik meselesi yasanmamis olacak ki pek bir karsi-hareket yok. Ulke ciddi bicimde borcta ve ozellestirme metoduyla borctan kurtulma planlari var bu partinin. (Bir cagrisim yapiyor sanki… ) Goz boyarcasina deger kazanan Yeni Zelanda dolari dususe gecmeye basladi zaten. Bakalim gelecek gunler neler gosterecek.

Neyse efenim, ne diyordum, biz haftasonlari neler yapiyoruz onu anlatiyordum degil mi?. Gidip oy kullanmadik elbette ama burda boyle birsey gerceklesti yani haberiniz ola.

Pazar gunu benim icin alisveris gunuydu. Anlatacak degilim aslinda ama gun sonundaki netice bence komik oldugu icin hakkinda birsey soylemeden gecemeyecegim. Bendeniz kendime giyecek birsey alamama eziyeti cekiyordum haftalardir, su bu nedenlerle. Sehrin biraz disinda bir fabrika satis alisveris merkezi oldugunu ogrendim. “Hangi fabrikanin satisi?”, diye gecmedi icimden desem yalan olur. Neyse, kalkip gitmemiz isime yaradi, onca saat arayip tarayip birkac parca birsey alabildim kendime. Satin aldigim birseyi yikamadan giymeye yanasmadigim icin ters cevirdim, sepete attim. Sonra aklima geldi, nerde uretildiklerine bakmak istedim ve turkce yikama talimatlariyla karsilastim. “Turkce gibi okur oldum ingilizceyi haa, ne yol aldim beea”, diye dusundum, en altta “Turkiye’de uretilmistir”, yazisini okuyunca, Re’ye dondum! Komik bulduk bu durumu. Onca zaman bir turlu birsey alamayip sonra aldigim 4 parcadan ikisinin Turk Mali olmasi… Ha bir de Mavi Jeans hikayesi var, yeri geldi anlatmadan olmaz. Bu alisveris girisimlerimizden birinde Re Mavi Jeans kot sattiklarini goruyor, fiyatini soruyor. 200 Nz$’in ustunde oldugunu soyluyorlar. Hatta diyalog soyle:

satici kiz : Bu buralarin en iyi markasi, en pahalisi. Biliyor musun, biz bunu taa Turkiye’den getiriyoruz.
Re: (siritarak) Biliyorum, ben de Turkiye’den geliyorum. Biz buna orda para verip almiyoruz. :P (sakaciii)
satici kiz : !?! (ehuehueheuheeue)

Hakkaten de “tekstil bizim isimiz!” mi acaba?

Ondan onceki haftayi da sonra anlatayim.

As & Re ruzgarsiz bir Auckland aksamindan bildirdi. (29 Kasim 2011 )

Bu yazı günce, Yeni Zelanda içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

7 Responses to Auckland’da yasamak

  1. Serdar dedi ki:

    200 NZ$ ne kadar TL yapıyor ki? :P Bakmaya üşendim buraya da entri girmiş oldum :P :))

  2. Mustafa Tece dedi ki:

    Kaç gündür bu leylekler lak lak etmedi demiştim.çok şükür ki nz den ses geldi.binlerce km ötede tm olmasi gurur verici ama tc de pamuk yok ki ne yapalim.abd ile kota poblemi yaşayan ülkemizde sikinti var.üretmiyoruz çinden vs ithalat yapiyoruz.açik çok..siz bunlari daha iyi bilirsiniz.siz iyi olun düzeniniz yürüsün biz iyiyiz.öpüyoruz sevgi ve selamlar.

  3. sevinc dedi ki:

    Emre`cim hayirli olsun.
    Bugunlerde cok fazla aklimdasiniz, bir yil olacak neredeyse sizlerden uzak.
    (Herkeste bir atalet var ben de dahil. Malum gunler kisacik. Turkler pintilige cok musait zaten. Enerjiler tukendi buralarda.)
    Asli her gun kulaklarini cinlatiyoruz. Yeni ise girenleri bir sekilde sana benzetmeye calisiyor cevremdekiler, ama inan bence hiic benzemiyorlar..

  4. Mehmet Bayrak dedi ki:

    Bir suredir mahrum biraktiginiz keyifli yazilariniza yeniden baslamaniz cok guzel.Auckland’aki yeni yasaminizin mutlu ve saglikli gecmesi dilegimle cok opuyorum.

  5. idil dedi ki:

    Sevgili Emre ve Asli, Auckland’a iyiki gelmissiniz, sizinle tanistigimiz icin cok mutluyuz. Blogunuz da pek eglenceli. Gorusmek uzere! :-)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s